Header Ads

İNCELEME: SOMA | YAPAY ZEKA BİREY MİDİR?

 


Uzun süredir bir gerilim oyunu deneyimlemiyordum. Benim için en taze deneyim Resident Evil Village'ın demosuydu. SOMA ise bu uzun süredeki döngüyü kırdığım ilk oyun oldu. İlk çıktığı zamanlarda görsem de çok ilgi göstermemiştim, hata etmişim... 

SOMA alıştığımız ve bildiğimiz korku-gerilim oyunlarından çok farklı bir noktada bulunuyor. Şu an gerçekliğe tamamen dökülmemiş düşüncelerin somutlaşmış hali diyebiliriz. Tam anlamıyla bir distopya. 

Gelin bu karanlık dünyanın içine bir miktar batıverelim.


Aslına bakarsak SOMA'yı tamamen oyun mekaniklerine göre incelersem, gerçekten vasat bir oyun.

 Ortalama puanı geçmesini sağlayacak tek şey oyunun dünyasının tasarımı diyebiliriz. Ancak oyunun içine yerleştirilen senaryo, felsefe ve ahlaki problemler bu oyunun seviyesini arşa çıkarıyor. Daha çok bahsetmek istediğim kısımlar da buraları. Bu yüzden incelemenin başında mekanik anlamda eleştirdikten sonra asıl kısımlardan bahsetmek istiyorum.

Grafikler kendi yılı için gayet hoş. En azından gözlerinizi acıtmıyorlar!

Grafik takıntısı olmayan bir oyuncuyum, bunu çok sık söylerim. Yine de düşük grafikli oyunlarda bazen gözlerimin acıdığı gerçeği de var. SOMA'da bu durumla karşılaşmıyorsunuz. Zaten oyunun geneli karanlık ve dar yerlerde ya da su altı dünyasında uzakları göremediğiniz kısımlarda geçiyor. 


Oyundaki etkileşim seviyesi çok düşük. Neredeyse bir yürüme simülasyonu falan!

Oyunumuzu Twitch üzerinden canlı yayında sizlerle beraber bitirmiştik. Bir ara gerçekten de "Ben yürüme simülasyonu mu oynuyorum?"  diye bir yorum da yapmıştım. Bir şeylere bakıp okumak, kapı açıp kapatmak ve elimizdeki OmniTool'u yerleştirip kaldırmak dışında bir etkileşimimiz yok. Etraftaki nesneleri alıp evirip çevirebilsek de çok az yerde lazım oluyor. 

Tabii ağır maddeleri alıp camı kırarak girmek bayağı zevkliydi orası ayrı bir konu.


Bölüm tasarımları aslında kolay, ama oyun bunu bize iyi şekilde sunamıyor.

Tüm korku oyunlarının aslında bölüm tasarımları kolaydır. Fakat biz oyunu ilk defa oynadığımız ve korktuğumuz için bölümleri çok karıştırırız. SOMA'da ise sorun burada başlıyor. 

Bazı bölümlerde size bölüm hakkında ÇOK AMA ÇOK KARIŞIK bir harita veriyor ve aslında o haritaya hiç bakmamanız gerektiğini bölümü geçince anlıyorsunuz. Oyun herhalde "Burada biraz da psikolojik baskıyla korkutalım hehehe." falan diyerek koymuşlar sanırım. 

Zaten Amnesia'nın yapımcıları yapmış çokta şaşırdım desem yalan olur. (Amnesia'cılar linçlemesin.)


Atmosfer ve renkler ise muhteşem. Tam bir korku oyununda olması gerektiği gibi.

Oyunun dünyasını görenler "Kafayı mı yedin? Bu atmosferle renk paletine nasıl muhteşem diyebiliyorsun?" diye sitem edebilirler. Bunu bizim bakış açımız olarak değil, bir korku oyununun olması gerektiği şekilde bakarsak muhteşem. Üstelik genel korku oyunu kurallarına uymalarına rağmen kendine özgün bir tarzı olması da ayrı bir güzellik. 

He bir tık Subnautica oyununun karanlık versiyonuymuş gibi durduğu da bir gerçek. Yine de bunun hikaye için gerekli olduğunu ve korku-gerilim temasında bir sualtı dünyası görmediğimizi hatırlatmak istiyorum. (Bioshock tam olarak sayılmaz arkadaşlar yoksa o da sualtında geçiyor biliyorum.)


Senaryonun başlangıcından bahsetmek gerekirse;

Yönettiğimiz karakterimiz Simon kısa süre önce bir trafik kazası geçiriyor. Yanındaki kız arkadaşı vefat ediyor ancak biz kurtuluyoruz. Yine de arada sırada vuran baş ağrılarından dolayı Simon tedavi alıyor. 

Bir tedaviye gittiğinde doktorunun önerdiği bir tekniği uygulamaya gidiyor ve kafasına yerleştirilen bir cihazla beraber bir etkileşim gerçekleşiyor. Bu etkileşim sonrası Simon tekrardan gözlerini açtığında, kendi dünyasından çok uzakta ve farklı bir yerde uyanıyor. 

Oyunun kalan hikayesinde ise neden burada olduğunun yanında etrafında gerçekleşen garip olayları da çözmeye çalışıyor. 

Etrafta bulduğu kalıntılar, mesajlar, yazılar ve daha nicesi!


Oyunun ne kadar vurucu olduğunu göstermek için bir olayı anlatmam gerekiyor. SPOILER ALARMI!

Senaryoda bahsettiğim gibi, Simon'ın aslında uyandığı dünya 2104 yılında geçiyor. Uyanan Simon ise aslında oyunun başında koltuğa oturan Simon'ın bilincini almış bir robot. 

Ancak Simon'ın o zaman ki bilinci, böyle bir teknolojinin gerçek olabileceğini düşünemediği için oyunun yarısına kadar kendini gerçek bir insan zannediyor. Oyunun yarısından sonra ise zaten kollarının değiştiğini görüyoruz ve bir süre sonra kendisi de gerçeğin farkına varıyor. 

***

Yaşadığı bilinç tamamen sahte ve gerçek kendisi yüz yıl kadar önce öldü...

***


İncelemelerimde spoiler yazmayı sevmesem de, oyunun ne kadar vurucu olduğunu gösterebilmek için bunu anlatmam gerekiyordu. Ki bu oyundaki vurucu noktalardan sadece bir tanesi :D. 

Bu yüzden oynama niyeti olmadığı halde okuyup spoiler yiyenler de belki etkilenip oynamak isterler. Bu kısmı anlatmamın tek amacı buydu. OYNAYIN OĞLUM!


İncelememizi kapatırken klasikleşmiş hesabımızı da yapalım. Aşağı yukarı 7-8 saat süren ancak benim 11 saatte bitirdiğim SOMA'nın fiyatı 50 TL. Benim açıma göre size çok başka bir perspektif kazandıracak ve oynama süresi olarak ideal olduğu için uygun olduğunu düşünüyorum. 

Yine de indirim dönemlerini beklemekte fayda var. 2015 çıkışlı oyunumuz neredeyse her indirim döneminde nasibini alıyor. Yanlış hatırlamıyorsam ben 10 TL gibi komik bir fiyata almıştım.

Bu kadar anlatmayla ilginizi çekmeyi başardıysam ancak yine de oynamaya çekiniyorsanız, Twitch'de yayın tekrarlarından göz atarak bana eşlik edebilirsiniz. Korku oyunlarında çok usta (!) bir oyuncu olduğum için tabii ki hızlı hızlı bitirdim (!). 

Şaka bir yana, senaryoyu özümsediğiniz sürece oynamanız ya da izlemeniz önemli değil, kesinlikle bitirmelisiniz. Esen kalın efen'im, yapay zekalara limonlu sodayı verip vermemek bizim elimizde!

Hiç yorum yok