İnceleme | VEBALILAR VE FARELER: Dishonored

 

Dönemin en ihtişamlı şehirlerinden biri olan Dunwall'da yaşamak herkes için bir hayaldi... Ta ki veba çıkagelene kadar, bu illet şey yüzünden şehirde yaşam durmuş bulunmakta. Sokağa çıkma yasağı, bitmek bilmeyen karantina ve arkası kesilmeyen hastalıklı sıçan sürüleriyle Dunwall bir şehir olmaktan çıkmıştı.

Oyunumuzda, şehrin imparatoriçesi Bayan Kaldwin'in; Yakın koruması olan Corvo Attano adındaki delikanlıyı canlandırıyoruz. Akıl almaz olayların üst üste gelmesiyle eski şanını kaybeden bu arkadaşın hikayesini gelin birlikte inceleyelim!

Dunwall Şehri

Yük gemisinden indirilen küçük bot, kraliyete doğru ilerlerken; Corvo'nun yanındaki gardiyanın söylediğine göre Kraliçe'ye ulaştırmamız gereken önemli bir ferman varmış. Türlü kişilerle sohbet ettikten ve Kraliçe'nin kızı Leydi Emily ile saklambaç oynadıktan sonra, sonunda Kraliçe ile görüşebilme fırsatı yakalıyoruz.

Her şey güllük gülistanlık giderken o da ne? Çatılardan çatılara ışınlanan bir grup maskeli adamlar yanımızda beliriveriyor, sayısız kılıç savruluşundan sonra onları def etmeyi başarıyoruz- derken ne olduğunu anlamadan havada asılı kalan zavallı Corvo'nun yardım inlemelerini ki duyabilir ki?

İmparatoriçe'nin Ölümü

Oyuna girer girmez bizi ilk vuran şey elbette grafikler oluyor, her şey çok ince düşünülmüş ve olayın yaşandığı tarihin tüm havası bu kategoriye aktarılmış.

Animasyonlar oldukça canlı bir akışa sahip, özellikle öldürme safhalarındaki akıcılığı ile Bethesda yine harikalar yaratmış doğrusu.

Grafik demişken atmosferden de bahsetmemek olmaz, bu konuda yapımcıların titizliği daha ilk dakikalarda kendini gösteriyor. Örnek vermek gerekirse, gardiyanların size soğuk bakışlar atmasından tutun haritanın gölgelendirmesine kadar bir çok şey, sizi sanki gerçekten Dunwall'da yaşıyormuş hissiyatı veriyor.

Yalnız Morris'in İnfazı

Geldik en önemli kısma, nedir o? Tabii ki oynayış. 

Dishonored size oynayış aşamasında onlarca opsiyon sunuyor ve bu opsiyonlar da elbet sonu etkiliyor. Gerektiğinden fazla kişiyi mi öldürüyorsunuz, o zaman vebanın artması kaçınılmaz oluyor. Aksine düşmanları bayıltıp etkisiz hale getirmeniz durumunda, düşük kaos seviyesiyle hiç şüphesiz mutlu sona ulaşabilirsiniz. 

Bunun yanı sıra hedefinizi sadece kılıçtan geçirerek öldürmek zorunda değilsiniz. Yapışkan jilet tuzakları, birbirinden çeşitli ok türleri veya birilerini kemirmeyi bekleyen aç sıçan sürüleri ve daha nicesi! 

Ha diyorsanız ki "Ben düşmanımı kan dökmeden ortadan kaldırmak istiyorum" onun için de bir yolumuz var;

Spoiler Tehlikesi

Başcasus'u tahttan indirme görevinde, yatak odasındaki kasanın içinden ses kayıtlarını alıp tüm şehre dinletebilirsiniz. Bunun sonucunda, kışkıran halk Başcasus'un kellesini kendisi mi alır yoksa işi idama mı bırakır; kendilerinin tercihi.

Oynayışta çok baskın bir diğer etken olan teknoloji, kendisini dönemin şartlarınca çok iyi yansıtmış. Çağın mucitlerinin icat ettiği Işık Duvarı gibi aletler, oyun içinde kendini en çok öne çıkaran objelerden sadece biri.

Başcasus Hiram

Hatalara değinmek istiyorum, elbette her oyunda bug'lar bulunuyor. Tabii, bunları bulmak her yiğidin harcı değil, kimi Speedrun'cı arkadaşlar için bu hatalar birer elmas değerinde. 

Dishonored'da ki bug'lara değinmek gerekirse, haritalarda çok küçük çıkıntılar bulunuyor, hele ki neredeyse tüm keskin kenarlı duvarlarda bu sorun bulunuyor. Eğer olur da doğru açıyı yakalayabilirseniz, bu çıkıntılar sizi fazlasıyla hızlı bir şekilde; aynı asansör gibi yukarı doğru çıkarıyor. 

Eh, zirveye çıkmışken manzaranın bir fotoğrafını çekmemek de olmaz tabii.

Son olarak fiyat performansına değinmek gerekirse, bu gibi zengin hikayeli oyunların pahalıya patladığını görmek mümkün. 

Tabii ki Torrent'ci olup yavaşça korsanlaşmanızı istemeyiz, gerçi; Dishonored kaç paraydı yahu? 30 mu, elbette değil. 29 mu, hiç ama hiç değil. 

Sadece 28,99 TL'ye bu oyuna sahip olabiliyorsunuz, yani Hatay dürüm almak yerine üstüne 4 lira daha koyup bu eşsiz oyunu oynamaya başlayabiliyorsunuz. Ve hatta endişelenmeyin, Steam'in şu anki indirimlerinde 8,69 TL'ye alabilirsiniz.

Yukarıda bahsettiğim onca şeyden sonra fiyatı ile oyunun verdiği keyif birbirlerine dengeliyor, kısaca parasına değiyor diyebiliriz. 

Kendinize iyi bakınız, afiyetle efenim!