Header Ads

KLAVYE FARE İLE GOD OF WAR OYNAMAK! | İNCELEME

 



***
Evet PlayStation'sız kardeşim, gün geldi! Devran bize döndü! 
Vakit klavye farecilerin vaktidir! Gazamız mübarek olsun!

***
Espriler bir yana, PlayStation'ın belki de en güçlü ve bağdaşan markası God Of War'ın seneler sonra bir oyunu bilgisayara çıkartıldı. Ne kadar başka PlayStation oyunlarının uyarlandığını görsek bile direkt olarak bir kale marka olan God Of War'u PC'de görmek eminim serinin sevmeyenlerini bile şaşırtmıştır. 




E böyle bir güzellik gelir de bizde incelememek olur mu? Tabi ki hayır! Hadi o zaman birazcık inceleyeverelim. (Yalan söylüyorum her yanından didik didik ed'icez.)


Oyunun başarılı yanlarını uzun uzadıya övmek istiyorum ancak öncesinde oyun incelemelerinin bazı genel kıstaslarını hızlıca geçelim ki atlamış olmayalım. İlk olarak grafikler. 

Oyunlarda performansımın düşmemesi açısında grafikleri her daim düşüğe çekerim. God Of War bu konuda benim anlamadığım bir şey yapmış. Ben oyunun ayarlarını düşüğe çektim bu oyun neden hala mükemmel gözüküyor?? 

Açıkçası grafiğin yanında optimizasyon konusunda da oyun mükemmel bir iş çıkarıyor. Oyunu bilgisayara port'layan ekip kimse onları da tebrik ediyorum. Zaten oyunun PC'ye yayınlanmasından sonra rahat çalışabilmesi birçok ekran kartına da güncelleme getirilmişti.

Oyunculara sunulan bu hizmet karşısında bize şapka çıkarmaktan başka bir şey düşmez.


Oynanış kısmında birçok arkadaşım kesinlikle gamepad ile oynamamı söylese de hiçbirini dinlemedim. Aslında gamepad düşmanı değilim yine de bilgsayara çıktıysa onun alet edevatıyla oynamak gerektiğini düşündüğüm için geleneğe sadık kaldım. 

Seneler önceki küçük ben God Of War'un bilgisayarda oynanıp oynanamayacağını cahilce araştırırken 2022 yılında bunu deneyimlemek açıkçası benim açımdan duygusal bir deneyimdi (Hayır canım ne ağlaması, gözüme birazcık Spartalı Öfkesi kaçtı...).



"Nasıl bir deneyimdi?" diyecek olursanız gayet temizdi. Kontrollerin yapımcılar tarafından yerleştirildikleri yerler benim için iyiydi. İsterseniz değiştirme seçeneği de koymuşlardı. Kısacası God Of War bilgisayarda hiç sırıtmadan çalışabilen klasik bir oyun gibi her desteği sunan bir oyundu.

Günümüzde hala klasik bir bilgisayar oyununun içermesi gereken özellikleri koymadan oyun çıkaran firmalar bulunuyor. 

Hiç var olmadıkları bir platforma oyun çıkartan bir şirketin bu kadar eksiksiz yapması da oyunculara ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi diyebiliriz. 

Çok yaşa Sony! Çok yaşa Santa Monica!


İlk üç oyunumuzun aksine temposu daha da düşen oyunumuz oturaklı bir yapıya kavuşmuş. 

Önceki oyunların hem Hack n' Slash tarzında olması hem daha hızlı yapısıyla çok fazla uçup kaçabiliyorduk. Buradaysa hem Kratos'un yaşlanması, hem de oyun stilinin biraz daha ağırlaşması oyunu bambaşka bir yere götürmüş. Her ne kadar yavaşlamış desek bile hantal bir yapıda olduğunu düşünmeyin. 


Sadece "En iyi savunma saldırıdır." 
mantığından çıkıp dodge ve bloklama mantıklarının da sık kullanıldığı bir oyun yapısına dönüşmüş.

Bir diğer dikkatimi çeken özellik ise oyunun ileri safhalarında Kaosun Kılıçları'nı aldığımızda fark ettiğim bir şeydi. Kadim silahımızla birçok eski hareketi yapabilsek bile, önceki oyunlarımıza kıyasla Kratos'un kılıçları kullanma menzili bayağı bir düşmüş. 

Burada hem oyunun stilini daha birebir dövüşe dönüştürmek, hem de Kratos'un yaşlılığını vurgulamak olduğunu fark ettiğimde oyuna duyduğum saygı birkaç kat birden arttı diyebilirim.


Hack N' Slash bir oyundan açık dünya macera oyununa dönen God Of War'un oynanış kısmı da bayağı keyifli. 

Baltamızda ve kılıçlarımızda yakın ve menzilli saldırılar, Sparta'nın Öfkesi'nde açabileceğimiz yeni hareketler, yumruk yumruğa dövüşte ve kalkanı kullanarak yapacağımız kombolarda çeşit çeşit hareketlere sahibiz. Çeşitlilik bir artısı olsa da, bütün komboları akılda tutup hepsini kullanmak zor olduğundan oyun stilinizi biraz kısıtlı tutabiliyorsunuz. 

(R1 + Kare vazgeçilmez kombosu PC'de MOUSE 1 + basılı tutarak MOUSE 1 şeklinde gerçekleşiyor buradan tüyoyu da verelim.)

Bunun yanı sıra blok esnasındayken runik saldırıları denen ve diğer kombolarınızdan daha farklı harekete sahip olan hasar gücü yüksek bu saldırılar da zamanla tekrar yenileniyor. Tüm bu komboları ve runik saldırıları geliştirmek ise tamamladığınız görevlerin sonunda kazandığınız XP'ler sayesinde gerçekleşiyor. 

Hikayeye etki etme bakımından RPG bir yanı olmasa da geliştirme ekranları ve özelliklerinizi önce nereden ilerleteceksiniz kısmıyla açık dünyada RPG bir yan içerdiğini de belirtmeden geçmeyelim.


RPG kısmı bulunduğundan bahsetmişken biraz daha detaya girebiliriz.

Oyunda sayamadığımız kadar çok eklenti şey var ve ben gerçekten çizgisel oyun seven biri olarak bunlarla uğraşmayı gerçekten sevmem.

 God Of War hatrına biraz katlandım diyebilirim ama sevenleri için tatmin edici seviyede diyebilirim. Tılsımlar, silah kabzaları, farklı runik saldırıları, zırhlara takılabilen ayrı rünler sayesinde aşırı çeşitli demesek de farklı oyun stilleri yapabiliyorsunuz. 

Aslında canı yüksek tank gibi olup arı sabrıyla herkesi mi öldüreceğiniz yoksa dodge ata ata hasar yemeden herkese pata küte vurup indireceğiniz bir oyun stilini bu bahsettiğim ürünlerin farklı kombinasyonlarıyla gerçekleştirebiliyorsunuz.

Oyunda bana tam oturtulamamış şeyler arasında gelen yerlerden biri de burasıydı. 

Çeşitlilik her ne kadar iyi olsa da oyunun ilerleyen safhalarında artık oturmuş bir oyun düzeni varken hala kafama efsanevi ürünler atması çokta bir işime yaramıyordu. Hele ki bazı rünler aynı özelliği sağlamasına rağmen sadece farklı isimlerde karşıma çıktığı bile oldu. 

Bu kadar fazla şeyin bir arada tutulması ve birçoğunu kullanmayacak olmak bana gereksiz gelse de bu tarz şeylerin severleri için birebir nimet de olabilir. 

O yüzden çok hakim olmadığım bir yere aşırı bir eleştiri yapmam doğru olmaz.


Oyunun zaten en iyi başardığı ve sizi sürükleyen üç şey senaryo, oynanış ve atmosfer. 

Santa Monica bu işi cidden hakkını vererek yapıyor. Zaten farkındaysanız üç dört paragraftır sadece oynanış hakkında konuştum ve daha bitirdim de diyemem. Yine 2018'de çıkmış bir oyunun asıl önemli yanı, PlayStation kale markasının bilgisayara çıkmış olması.

Bunların yanında Kratos ve Atreus'un zırh geliştirmeleri, Atreus'un yay kullanma becerilerinin de Kratos'un ki gibi geliştirmeye açık olması bir diğer oyunu çeşitlendiren etmenlerden bir tanesi. Ancak ben oyundaki atmosfere daha çok bakmak istiyorum. 

İskandinav mitolojisi hakkında çok az şey bilmeme rağmen oyundaki kullanılan renk paletleri ve ortamlar gerçekten şahane bir şekilde hazırlanmış. 

Çok az bildiğim bu mitoloji bana genel de soğuk gelir ve samimi hissettirmezdi. Kratos sayesinde içimde harıl harıl yanan bir ateşle bu karlı diyarda tek istediğim birkaç canavarı canice parçalamak oldu.

Ana harita olan Midgard'ın yanında birden fazla diyara gidebilmemiz de oyunun büyüklüğünü önemli derecede artırıyor. 

Özellikle ana senaryoda yolumuzun hiç düşmediği bir diyar olan Muspleheim'da bile gezinti ve içerik hazırlayan Santa Monica'ya buradan bir kere daha teşekkürlerimi iletiyorum (Kaç oldu? Ben saymıyorum da.)


Hardcore bir FPS oyuncusu olarak vuruş hissiyatını değerlendirmezsek olmaz diyeceğim de, buraya ayrı bir yer açmamıza gerek bile yok. 

Çünkü eksiği yok. Tamamen müthiş şekilde yapılmış. Oturttuğumuz her vuruşun tokluğu ve ağırlığı birebir hissediliyor. Kendimizden 3-4 kat büyük yaratıklara bile ağır bir saldırı yaptığımızda eğer onlar da bir saldırı yapıyorsa bile sersemletebiliyoruz. 

Benim genelde aradığım bu oluyordu. BEN AĞIR SALDIRI YAPTIĞIMDA KARŞI TARAFIN HİÇBİR ŞEY HİSSETMEDEN BANA VURABİLMESİ DÜNYANIN EN SİNİR BOZUCU ŞEYİ OLABİLİR. Evet buraya biraz yükselmiş olabilirim.


Müzikler konusunda ilk God Of War oyunlarındakilerin yeri bende gerçekten ayrıydı. 

Seriyle ilk tanışmam ilkokul zamanlarıma denk geldiği için bu oyundan zevk almak yerine aslında biraz gergin ve korkuyla oynuyordum. 

İtiraf etmem gerekirse birkaç ay önce de eski oyunları aslında biraz gerilerek oynamıştım. Küçüklükten kalan travmalar diyelim. Müzikler konusunda da eski oyunların müzikleri bana gerçekten güçlü ve gergin hissettiriyordu. 

Hatta ATV'nin eskiden kapanış müziğini de God Of War'dan aldığını çok iyi hatırlıyorum hehe. Bu oyundaysa müzik tarzı eskiye göre tamamen değişmiş durumda. 

Yine de vuruculuğunu hala korumakta. Dramatik sahnelerde ağlamanız çok olası, sebebiyse tabi ki müzikler.


Senaryoya gelirsek, herkesin bildiğini varsaysam da başlangıcından kısaca bahsedelim. 

Eski geçmişini geride bırakarak İskandinavya'ya yerleşen Kratos, biriyle evlenip çocuk sahibi olmuş ve sakin bir hayat sürmektedir. Bu esnada eşini kaybetmiştir ve oyun burada başlamaktadır. 

Eşinin vasiyeti üzerine bedenini yakıp, küllerini ise yaşadıkları diyardaki en yüksek tepeden aşağıya salmalarıdır. Bunu yapabilmek için de küçük oğlu Atreus ile birlikte onları bekleyen zorlu maceralar eşiğinde bir yolculuğa çıkacaklardır.

Senaryonun asıl amacı çok basit gözükse de yolculuk esnasında görüp yaşadığımız şeyler sayesinde oyunun sadece böyle senaryoyla sınırlı kalmayacağı kendini açıkça belli ediyor. Ayrıca senaryo boyunca baba-oğul ilişkisinin nasıl ilerlediği gerçekten güzel bir şekilde işlenmiş. 


Geçmiş hayatında sadece yıkım ve ölüm makinesi olan bir adamın, küçük yaşında annesi kalmış bir çocuğa nasıl babalık edeceğini de senaryo boyunca görüyorsunuz. Yer yer Kratos'a
"Eh be öküzün oğlu!" derken arada Atreus'u tokatlayasınız da gelmiyor değil. 

Kısacası, sadece vurucu bir oyun olması dışında psikolojik yanları da içeriyor diyebiliriz.  

Kratos'un geçmişini herkesten saklamasından dolayı oyunun kendisine tam kaptırmışken bir yerden Kratos'un geçmişiyle ilgili küçük bir atıf geldiğinde onun adına daha fazla heyecanlandım desem yeridir.


Oyunun tam üç tane "Daha İyi Yapılabilirmiş" yerine değinmek istiyorum.

Bunlar için tam birer eksi diyemem ama Santa Monica'nın kesinlikle bunları daha da iyileştirebileceğine inanıyorum. 

Boss savaşlarındaki epikliğin eksikliği, öldürme animasyonlarının kıtlığı ve açık dünyadaki malzemelerin aşırı bol bir şekilde üzerimize atılması. Son maddeye incelemenin daha öncesinde değinmiştim.

Oyunun en başındaki ve sonundaki boss'la olan dövüşün üzerimizdeki yarattığı şok etkisini oyunun içinde diğer karşılaştığımız boss'larda hiçbir şekilde alamıyoruz. Zaten hikayede ilerlerken karşılaştığımız mini boss'ları kast etmiyorum. 

Ejderha dövüşü buna iyi bir örnek. Eğlenceli ve güzel bir dövüş olsa da asıl boss dövüşü kadar yükseltemiyor sizi. 


Üstelik mini boss'ların hepsinin öldürme animasyonunun aynı olması da yer yer gözünüze çarpabiliyor. 

Diğer düşmanların da bazılarına DOOM'dan hallice finisher çekme şansınız oluyor. Bu finisher'ları da sık sık kullandığınızda aslında tek bir animasyondan ibaret olduğunu anlıyorsunuz. 

Finisher çekmek aslında çok şekilli şukullu bir şeyken bir anda tercih etmediğiniz bir opsiyona dönüşebiliyor. Bunlar sürekli olmasa da yer yer fark ettiğiniz şeyler ve eminim ki Santa Monica bunların da altından kolayca kalkabilir.

Bunun yanında optimizasyon konusunda ben çok bir sorun yaşamasam da benle eş zamanlı olarak oyunu oynayan ekipten bir üyemiz bayağı sıkıntı yaşadığını aktardı. 1050 Ti ekran kartında ara sahnelerde aşırı kasmalar ve konuşmayla görüntü senkronizasyounun kaymasına kadar varan sorunlar yaşamış. 

Kratos'un kılıçları tutarken bir anda titremesi gibi problemler de buna dahil. Biraz daha düşük ekran kartlarındaki optimizasyon konusunda tamamen bir uyumluluk göstermese de, bir Cyberpunk vakasına dönüşmediği ve crash yemediği de bir gerçek. 

Üstelik bu oyunun uzun yıllardır sadece bir PlayStation oyunu olduğunu da varsayarak konuşuyoruz.


İncelemeyi yavaştan kapatırsak diğer bir övgüyü kesinlikle hak eden kısım ise sinematik anlatım. 

"Yeni Oyun" tuşuna bastıktan sonra kamera bir kez bile bir kesilme yaşamıyor. Sürekli olarak seyir halindeki kamera hiçbir yerde kesilmeden ara sahneyi gösteriyor ve yine dönüp dolaşıp Kratos'un sırtına yerleşiyor. 

Uzun lafın kısası, oyunu hiç ölmeden ve hiç çıkmadan oynarsanız kameranın bir kere bile kesildiğine şahit olmayacaksınız. Bu sürekliliği ilk yapan oyun Half-Life idi ancak o da FPS bir oyundu ve sinematik bir anlatımı yoktu. Sadece kesilme yaşamıyordu. Burada kesilme olmadığı gibi bir anlatım da mevcut. 

SANTA MONICA'NIN ASKERLERİYİZ!


25 saat oynadığım bu oyunda bazı yan görevleri ve ana hikayeyi bitirmiş durumdayım. Asıl amacım oyunu tamamen %100 bitirmek olmasa da içerik hazırlanmış birçok yeri de bitirmek hedeflerim arasında var. 

Açık dünya oyunlardan her ne kadar hoşlanmasam da eğer duygusal bağım olan bir seriye buna geçtiyse onu da köpeklemeden edemiyorum. Bunun ilk örneği Tomb Raider serisiydi, şimdi de God Of War.

İncelemenin sonuna gelirken fiyat performans incelemesine de değinecek olursak, Steam fiyatıyla God Of War bilgisayarlarda 330 TL olarak karşımıza çıkıyor. Genel olarak baktığımızda oyunlara verilecek fiyat açısından çok olsa da, günümüz şartlarına göre değerlendirirsek kaçırılmaz bir fırsat diyebiliriz. 

Artık bir Call Of Duty oyunun sadece ham halinin 600 TL'den aşağı çıkmadığını ve içerik fakiri olduğunu biliyoruz. 

Minimum 20 saat oynayacağınız ve senelerdir yılın en iyi oyunu ödülü alan bol aksiyonlu ve içeriğe boğulmuş bu oyunu almanız için ideal bir fiyat denebilir. Ucuz değil ancak alınabilir.


Umarız ki bu keyif veren muhteşem oyunu en kısa sürede deneyimleme şansına erişirsiniz. Eğer çoktan deneyimlediyseniz bile bu incelemeyle iştahınızı kabartıp sizi Yeni Oyun+ seçeneğine zorlayabilmişimdir. 

Açıkçası ben oyunu büyülenerek oynamıştım ve burada nereden bahsetsem bir yeri eksik kaldı diyerek çok fazla ekleme yaptım. Açıkça göze çarptığı halde belirtmeyi unuttuğum bir şey olduysa lütfen yorumlar kısmından bunları da belirtmeyi unutmayın efenim. 

Malumunuz, oyun içerik yönünden çok zengin yahu! Esen kalın, limonlu soda için, ölmeyin efendiler! Görüşürüz.

Hiç yorum yok