Header Ads

Kapıların Korkulu Rüyası | Barney Calhoun Kimdir?

KAPILARIN KORKULU RÜYASI: BARNEY CALHOUN

Kendisi, Half-Life'ın henüz başında o uzun mu uzun tren yolculuğunda sol tarafta gördüğümüz güvenlik görevlisidir. Evet, kapıya kafa göz dalan elemandan bahsediyorum. 20 sene sonra bütün dünyanın başkaldırışında kilit rollerden birini oynayacağını bilse o kapıya acaba öyle dalar mıydı? 

Bilemiyoruz. Gelin bu yan karakterimizin kim olduğuna biraz daha yakından bakalım.


ÜNİVERSİTE SARMAZSA GÜVENLİK OLURUZ


Barney, Martinson Üniversitesi'nde kararsız iki yıl geçirdikten sonra, "Okuyamazsam en kötü güvenlik olurum ya!" kafasıyla Black Mesa'da orta düzey bir güvenlik çalışanı olarak işe başlamıştır. 

Kafa yapısı ne kadar bizi andırsa da, kökeninin İskoçyalı olduğu tahmin ediliyor. Kesin bir bilgi olmadığı için soy isminin kökeninin bir İskoç kelimesinden geldiği düşünülüyor.

Calhoun'ın İkinci oyundan tanıdığımız Isaac Kleiner ve Gordon ile de arkadaşlığı Black Mesa'dan beri vardı. Öyle ki Half-Life 2'nin ilk başlarında Barney, Gordon'a eski anılarından birini hatırlatıyordu. Dr. Isaac Kleiner kendisini odaya kilitlediğinde havalandırma borularından geçerek yanına ilk varma yarışı yapıyorlarmış. 

Aslında Half-Life'ın ilk oyununda Gordon Freeman, Black Mesa'ya ilk iş gününde geç gelen biri olarak tasvir edilmesine rağmen ikinci oyunda böyle bir diyalog geçmesi kendi içinde bir zamanlama hatasına yol açsa da, oyunun genel senaryosunu çokta etkilediği söylenemez.

NE BAKIYO'N GARDAŞ?

Black Mesa faciası yaşanırken, Gordon ve Adrian gibi Black Mesa'da olanlardan biri de Barney idi. Kendisi çok sevdiğimiz (!) mavi takım elbiseli arkadaşla birebir görüşmese de, Blue Shift oyununda bazı noktalarda Barney'i izlediğini de görebiliyorduk. (Ne bakıyo'n gardaş?)

Half-Life 2: Episode 2'de hiçbir şeyden memnun olmayan Allah'ın belası Dr. Rosenberg'ü, oynayanlar hatırlar. Barney'in kaçışı ise Dr. Rosenberg'ün portal makinelerini çalıştırması ve Barney'in de yardım etmesiyle beraber kaçmalarına vesile oluyor. 
Barney sen gel de Rosenberg... Allah affetsin sevemiyorum bu adamı.

20 SENEDİR BORCUNU ÖDEMEDİN BARNEY EFENDİ?

Ayrıca ilk oyunda "Beni sonra bul, sana bir bira ısmarlayayım!" dedikten sonra Black Mesa faciasının çıkması da tam Barney'in işine gelmiş ha! Ama dünya küçük Barney efendi, 20 sene sonra gelip Şehir 17'de buluruz seni öyle. :D 

Zaten bu muhabbetin de tekrar hatırlanması için Civil Protection'ın odalarından birine bizi çekerek "Sana olan bira sözüme gelirsek..." diyerek 20 sene önceki sözüne de atıfta bulunuyor kendileri. Şaka bir yana Half-Life 3'e kaldı sözü cidden.

KAPILARIN KORKULU RÜYASI CASUSUMUZ!

Black Mesa'dan sağ salim kaçtıktan sonra ne yaptığı bilinmese de, Combine'ların dünyayı işgalinden sonra Civil Protection'a isteyerek katılan kişilerden biri olmuştur. 

Bu hareket insan ırkına hakaret gibi gözükse de, Black Mesa faciasından kaçmayı başaran bilim adamlarına bilgi sağlamak ve çalışmalarını gizli yürütebilmeleri için bu görevi üstlenmiş. 

Gordon Freeman'ın gelmesinden sonra isyanla birlikte zaten asıl safını belli etmişti. (Adam var adam!)

BARNEY CALHOUN BİREYDİR! (NE KADAR OLDUĞU TARTIŞMAYA AÇIK)

Hayatta "Neydim değil, ne olacağım" sözünün doğruluğunu Barney'e bakarak anlayabiliyoruz. 

Okulu bırakıp bir bilim tesisinde orta düzey bir güvenlik görevlisiyken, dünyayı ele geçirmiş uzaylılara karşı başlatılan isyanın öncülerinden biri olmakta her yiğidin harcı değildir. Karakterimiz ne kadar espritüel ve zıpzıp olsa da, kendisi de bir bireydir! (Gordon ve Adrian kadar olmasa da...)

Zıpzıp demişken hakkına da girmeyelim. Küçükten bir magazine de giriş yapalım. Blue Shift oyununda Barney'e ait dolapta "Lauren'a çiçek almayı unutma!" diye bir not bulunmakta. Karakterimiz zıpzıp olsa da kalbini anlaşılan bir kişiye adamış gibi duruyor! 

Neyse konudan sapmayalım arkadaş neye döndü bu yazı da belli değil. (Görsel Şef Notu: Anlat sen anlat güzel gidiyordu.)

DR. BREEN'E SEVGİLERLE

Barney demişken Half-Life evreninde kendisinin bir ilke de imza attığını unutmayalım. 

Kocaman seride tek küfür sahibi kendisidir. Küfür kısmı tam olarak duyulmasa da cümlenin gidişatından ne dediği anlaşılıyor. Half-Life 2'de Dr. Breen'i durdurmak için yola koyulan Gordon'a "Dr. Breen'i gördüğünde ona şunu söyle: Seni s..." şeklinde kalıyor. 

Cümlesini tamamlayamadan yol kapandığı için tamamen duyulmasa da, seride tek küfür eden kişi olma başarımına sahip olmak da garip bir başarım olsa gerek.


Yazının başlarında Gordon ve Barney arkadaşlığı konusunda bir hata olduğundan bahsetmiştim. 

Bu hatayı es geçerek cidden Gordon ve Barney arkadaşlığının hatırı sayılır bir sürede olduğunu varsayarsak iç parçalayıcı bir noktamız var.

Half-Life oyunları hiç ara sahne girmeden tamamen kontrolün bizde olduğu nadir oyunlarından bir tanesidir. İlk Half-Life oyununda HECU birliklerinin Gordon'a tuzağa düşürerek yakalaması dışında oyunda hiçbir zaman ara sahne girmiyor ya da kontrolü bırakmıyorduk. Bu sahnede ise Gordon baygın olduğu için ara sahne giriyordu. 

Half-Life Blue Shift'in sonunda ise Barney, askerler Gordon'ı götürürlerken bir pencereden görebiliyor ancak hiçbir şey yapamıyor. Sevdiğin bir arkadaşının gözünün önünde sürüklenmesi acı olsa da, 20 sene sonra karşılaşmak da insanın nasibinde varmış yahu!


Barney hakkında hem bilgilenip hem de dedikodusunu yapmışken yavaştan da yazımızı bitirelim. 

Half-Life oyunlarını oynarken karakterlere ısınıp gerçekten dostumuz gibi hissetmek, ve onları gerçekten tanıyormuş gibi olmak gerçekten güzel bir his. Ancak cidden detay bilgisine baktığımda aslında haklarında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. 

Burada da Valve'ın "Oyun içinde ikonik karakter nasıl oluşturulur?" isimli ders verdiğini görüyoruz. Bağımsız oyun geliştiricileri, not alın not!
Her yazının sonunda demekten sıkıldım. Bu seriyi oynayın oynattırın arkadaş! 
Barney bir bireydir, seni seviyoruz. Bir sonraki oyunda borcunu ödemeni de bekliyoruz canım.  Sizden de eğer hala başlamadıysanız şiddetle oynamanızı tavsiye ediyorum sayın Mecmua okurları. Kendinize iyi bakın, esen kalın!


Hiç yorum yok