Header Ads

Runeterra'dan Hikayeler | Ayarsız Elias - Bölüm 1: Ahmak Bir Operasyon


I


Girişeceği mesele pekte kolay kurtulabileceği bir iş değildi, oldukça da tehlikeliydi. Saklandığı duvarın birkaç adım ilerisinde kimya çetesinin, maskelerinden robotlaşmış korkunç seslerine kulak verebiliyordu. Her biri silahlıydı. Elias'ın bu işe tek başına girişmesi hiç doğru değildi. Korkuyordu ve gergindi. 

İlk defa böyle bir aksiyona girişecekti. Derin bir nefes aldı, o sırada stresten fırlayacakmış gibi atan kalbine kulak verdi. Babasını kurtarmak için tek bir şansı olduğu bilincindeydi. Son bir kez kapüşonlu kafasını duvardan uzatıp çete üyelerinin hareketlerini ve konumlarını kontrol etti. 

Tam o sırada elinde çok da uzun olmayan bir sopa tutan kodamanlardan birinin silüetini gördü ama vaktin dar olduğunu düşünüp onu plana katmaması gerektiği kanaatine varıp harekete geçti.






İnanılmaz bir çeviklikle hareket ediyordu. Hareketleri o kadar estetikti ki yere uzanan gölgesinden bir insan olduğu dahi anlaşılmazdı. Birkaç çete üyesini geçtikten sonra kapıya yaklaştığını fark etti. Kimya baronu tüm cüssesiyle ortadaydı. 

Onun burada olması babasının içerde olduğunu doğruluyordu. Oynadığı kumarın bir kısmını kazanca dökse de iş hala bitmemişti. Kapıda kimya baronu ve bir sürü adamı dikilmiş bekliyordu. Çekildiği köşede biraz daha soluklandı, tam harekete geçtiği esnada mavi bir ışık parlaması dikkatini çekti. 

Dikkatinin dağılmasıyla, çöplerin üzerine düşmesi bir oldu. Sesi duyan baronun adamları hemen oraya koştular. Elias'a göre o kadar büyük ve canavarımsı adamlardı ki, kendisini sadece ensesinden tutarak kaldırmıştı birisi. 



Çocuğun yakalanmasıyla kimya baronunun belirmesi bir oldu.

"Vay vay vay, Doktor Klum'ın oğlu kahramanlık yapmaya gelmiş." dedi alaycılıkla. Sesi maskenin duvarlarıyla örtünmüştü. 

"Babacığını kurtarmaya mı geldin? Kahraman olacağına babacığın için motivasyon kaynağı oldun şimdi!" diye arkasından kahkaha atarak adamına çocuğu götürmesi için parmağıyla bir yeri işaret etmişti. Elias daha sonra o yerin harabelerin içerisindeki kokuşmuş ve eski bir laboratuvar olduğunu öğrenecekti. 

Elias, elleri kelepçelenip laboratuvara götürülmeden önce son bir kez dikkatini dağıtan mavi ışığın süzülmesini ve sönüşünü izliyordu. Işığın kaynağını hala anlayamamıştı.

Laboratuvara, babasının yanına ağzı ve elleri bağlı bir şekilde hurda bir sandalyeye oturtuldu Elias. Babası onu görür görmez "Elias, senin burada ne işi..."demesiyle, cüsseli adamın Doktor Klum'a vurması bir oldu. Boğuk sesiyle ona bağırıp işine bakması için çalışma masasına doğru itti.  

Babası büyük bir şaşkınlık içerisinde bir yandan kendisinden istenilen prototip eldiveni tamamlamaya çalışırken diğer yandan da fark ettirmeden Elias'a bakıyordu. Endişeliydi. Bir şekilde işini yapıyordu ama odaklanamıyordu. Elias'ın buraya gelmesiyle ikisinin de ölümüne sebep olabilme ihtimali onu korkutuyordu. 

Kendisini umursamıyordu, sadece daha 16 yaşındaki çocuğunu düşünüyordu.






Baron, demir ayakkabılarını ve bastonunu yere nazikçe vurarak laboratuvara girdi. Çıkan ses ikisini de germişti. Doktor Klum baronun ne yapacağını tahmin ederek geri döndü ve;

"Eldiven sadece bir kaç gün içinde hazır olacak, çocuğumun bir suçu yok. Yalvarırım  bırak onu!" dedi çaresiz bir tonla. Maskeyle örtünmüş alaycı ve tehditkâr sesiyle baron cevapladı; 

"Birkaç gün mü? Ahahahah! Sana prototipin saatler içinde tamamlanması için bir motivasyon getiriyorum ve sen bana birkaç gün mü diyorsun? Sabaha kadar vaktin var. Yoksa ayağıma gelen fırsatı tepmem sözünü verdiğim temizliğe çocuğundan başlarım!"

Klum'ın üzerinde çalıştığı eldiven-silah aslında Elias için ürettiği bir prototipti.  Klum'ın kimyasal merakı, niyeti masum bir deney yapmak olsa da, ne yazık ki ailesine zarar vermişti. Babasının gerçekleştirdiği bir deney sonucu açığa çıkan toksinden etkilenmişti Elias.  




Henüz bir yıl öncesinde, Elias'ın geçirdiği bir öfke krizine tanık olduğunda bir terslik olduğunu anlamıştı Doktor Klum. Toksinin böyle bir etki yaratmasını ve oğlunun bundan etkilenmesini hiç beklemiyordu.

Toksin, adrenal bezlerde inanılmaz bir uyarıcı, vücutta ise hızlı bir steroid etkisine sebep oluyordu. Toksin öfkeyle tetikleniyordu. O yüzden Elias'ın sinirlenmesi ona olağanüstü bir fiziksel güç ve çeviklik bahşediyordu. Ancak işin içine öfke girince mantık ortadan kalkıyordu.

Doktor Klum ise bu eldivenle Elias'ın öfkesini olağanüstü bir enerjiye çevirecekti. Bu enerjiyle hem kendisini daha iyi savunabilecek bir silah haline gelecek, hem de öfkesiyle kendine zarar vermemiş olacaktı. Öfkesi artık gözünü daha az karartacaktı.  

Zira toksinin tetiklediği hormon insan biyolojisinin dayanamayacağı kadar ağır ve fazlaydı... 

Ancak böyle bir çalışma, çeteler arasında bazı dedikodulara yol açtı ve Doktor Klum'ı açık hedef haline getirdi. Zira öfkelenmek kolay işti. Hele aynı toksin, eldivende de varsa! Böyle bir buluş ya çok büyük paralara satılacak ya da Zaun'da bazı şeylere hakim olmak için kullanılacaktı. İşin sonunda da Zaun'un güçlü bir kimya baronuna yakalandı Doktor Klum.

Baronsa, prototipin kendisine uyarlayıp Zaun'da mutlak güçlerden biri olmanın peşinde. Önünde duran tek engelse Doktor Klum'ın prototipi tamamlamasıydı...


Devam edecek...

Hiç yorum yok