JHIN: Bataklıktaki Zambak!
♩♪♫ Perdenin açılma vakti nihayet geldi. ♬♭♮
3, 2, 1 OYUN!
Size biraz bu beyefendiden bahsetmem gerekirse eğer, şunu rahatlıkla söyleyebilirim.
O tam bir psikopat, ama sanatsal olanından.
Cinayetlerin bir sanat olduğunu düşünen Jhin, silahına cinayetlerinde kullandığı bir fırça gözüyle bakarak korkunç vahşet içeren sanat eserleri ortaya çıkartıyor. İyi yanından bakarsak, kurbanları sanat eserleri ortaya çıkartıyor, sanat eserlerine konu olarak ölüyorlar.
Hangimizin hayali değildir ki sanat eserlerine konu olmak.
Sıradaki tiyatronun parçası siz olabilirsiniz, dikkat edin, bizden söylemesi.
Altın iblis.. İsmi geçtiği zaman kim duyarsa duysun tüyleri ürpertecek kadar korkunç bir katil. Sanatla katliamın zarif buluşması.. Eh, ne kadar zarif olabilirse tabii..
Bu kötü şöhrete sahip iblis, Ionia'nın kuzey dağlarına yıllarca musallat olmuştur. Sanat eserlerini nasıl oluşturduğunu bilmek ister misiniz? CESETLERLE!
Yıllarca bölgelerde seyyahları, çiftlikte yaşayan masumları katlederek korkunç, kanlı sanat eserleri oluşturuyordu. Silahlı milisler ormanları arıyor, iblis avcıları kiralanıyor, Wuju ustaları yollarda devriye atıyor ama hiçbir şekilde iblisi yakalayamıyor, kanlı sanat eserlerine son veremiyorlardı.
Çaresizlik içinde kalan Zhyun Konseyi yardım etmek adına Büyük Usta Kusho'ya bir elçi gönderdi. Ruhlar alemi ve maddi alem arasındaki dengeyi sağlayan bu iblisler, sürgün etmekte başarılıydılar. Yardım isteğini geri çevirmeyen Kusho, oğlu Shen ve Zed ile birlikte gizlice bölgeye gitti.
Ölümler yüzünden parçalanmış ailelere yardım ettiler, cinayetleri incelediler, suç mahallerini araştırdılar ve anladılar ki cinayetler bir iblisten daha kötü bir yaratık tarafından işlenmekteydi.
4 yıl boyunca altın iblisi yakalayamadılar ve bu süre üçünü de değiştirdi... Kusho'nun kızıl saçları artık beyazlaşmıştı. Esprileri ve kıvrak zekasıyla bilinen Shen artık çok ciddi biriydi. Çok başarılı ve yetenekli olan Zed, çalışmalarında çok zorlanıyordu.
Sanki Altın İblisimiz neyin peşinde olduklarını biliyor, başarısızlıklarından doğan ıstıraplarından müthiş bir zevk duyuyordu.
İş Kusho'nun sorumluluğundan alınıp başkasına devredildiği vakit Shen ve Zed'in yaptıkları fedakarlıkların boşa gitmesine gönülleri el vermediği için ava devam etmeleri istendi.
Kusho'nun elinden alınmasının sebebi ise 'İyilik ve kötülük mutlak değildir. Bunlar insanlardan doğar ve her biri farklı tonlarda görünür.' diyerek cinayetler arasındaki bağlantının ortaya çıkmasıdır.
Kusho, Ruh Çiçeği Bayramı'nın öncesinde misafirlerin arasına karışmak için ünlü bir hattat kılığına girdi. Shen ve Zed dikkatlice üzerinde çok düşünülmüş bir tuzak kurduktan sonra 3'ü de beklemeye başladılar. Sonunda cesetlerden sanat yaratan kanlı "Altın İblis" ile yüz yüze gelmişlerdi.
Kusho haklıydı bu bir iblis değildi. Bu kişi gezici tiyatro ve operalarda çalışan Jhin isimli bir sahne görevlisiydi.
Zed, Jhin yakaladıktan sonra bu korkudan titreyen, ödlek ve narin adamı öldürmek istedi fakat Kusho buna engel oldu. Zed'e Jhin'i öldürmenin işleri daha kötüye götüreceğini söyledi ve onlardan alınmış bu görevi tamamlayarak vazifelerini aştıklarını hatırlattı.
Kusho'nun asıl korkusu Jhin'in bir insan olmasından dolayı kültürün temel taşı olan uyumun sarsılması, yaptıklarının başkalarını etkileyeceği ve benzer suçlarının daha çok işleneceğiydi. Jhin'in Tuul'daki manastır hapishanesine götürülmesine karar vermişlerdi.
Jhin tutsaklığı sırasında tüm sırlarını kendine sakladı. Adeta kapalı kutu olan Jhin kendine ait bilgilerin pek azını paylaştı. Nöbetçiler onun sanat hakkında çok bilgili bir öğrenci olduğunu düşünüyorlardı. Bilseler ki bizim tatlı sanat severimiz insanların gözlerinden çiçekler yapıyor olduğunu, başında nöbet bile tutmazlardı.
Hayır arkadaşlar, Jhin hala tedavi edilmedi. O hastalıklı sanat sever bir katil.
Tüm bunların yanı sıra Noxus, Ionia'yı işgal etmiş ve huzur dolu hava kaybolmuştu.
Yerini savaş ve kan almıştı.
Jhin savaş bittikten kısa bir süre sonra özgürlüğüne kavuştu. Kimse bunun nasıl olduğunu anlamadı. Rivayete göre çatışma sonlarına doğru güç peşinde koşan radikal bir grup içinden birileri onu kullanmaya başlamıştı. Artık Kashuri cephaneliklerine erişimi vardı ve kimse bunun nasıl olduğunu bilmiyordu.
Kimliği bilinmeyen bu kişiler Jhin'e sınırsız kaynak sağlıyor ve üstelik onun ciddileşen performanslarını umursamıyor gibi görünüyordu. Jhin, kısa süre içerisinde Zed'in Tarikat üyelerine bile saldırmaya başladı. Artık ünü Ionia'yı bile aşıp Piltover ve Zaun'a ulaştı.
Bir sonraki fırça darbesini kime vurur bilemiyoruz ama ölüm, bir nilüfer kadar narin, bir bataklık kadar çekici onun için.
Çok başarılısınn insan sıkılmadan okuyor tebrik ederim ����
YanıtlaSil