Header Ads

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MARIO: SUPER MARIO BROS.2 (1988)

 

 Bir önceki yazımda herkesin daha önce oynadığı, herkesin bildiği, efsanenin ta kendisi olan ilkin ilki Super Mario Bros'tan bahsetmiştim. Tabi bir insana bildiği bir şeyi anlatmak olmayacağından oyunun kendisinden çok tarihinden ve piyasaya etkisinden söz etmiştim. Bugün ise farklı olarak muhtemelen Türkiye'de daha önce pek çok kişi tarafından oynanmamış bir oyun olacak. 

Ne oynadığım sorulduğunda "Mario" diye cevaplamam ve bu oyunu gösterdikten sonra "Bilmediğim bir oyunu galiba." tepkisini almam pek çok kez yaşandı. Bu sebeple daha çok oyun odaklı konuşabiliriz.




 
 Super Mario Bros 2, 1988 yılında piyasaya sürülmüş 3. Super Mario oyunudur. 1986 senesinde çıkmış bir Lost Levels oyunu vardır ki ilk oyunun çok daha zor ve kanser edici hali olduğundan bahsetmeye gerek yok diye düşündüm. Gerçekten ilk oyunun aynısı sadece seviye dizaynları farklı. 

Hikayesi



 Huzurlu ve serin bir Mantar Krallığı gecesinde Mario uyurken bir rüya görür. Rüyasında upuzun bir merdivenden yukarıya doğru tırmanır. Merdivenin ucu onu kapıya götürür ve kapı aniden açılır. Kapı açılınca Mario'nun ayaklarının altına gözü alabildiğince bir dünya serilir.  ----


 Rüzgar esintisi gibi yumuşak bir ses Mario'yla konuşmaya çalışır. Mario pür dikkat kesilip bu kısık sesi dinlemeye başlar. 

Duyduğu ses tam olarak "Hayallerin ülkesi Subcon'a hoş geldiniz. Wart tarafından lanetlendik ve tamamen onun kara büyüsünün etkisindeyiz. Senin gelmeni bekliyorduk, lütfen onu yenin ve ülkemiz Subcon'u kurtarın. Wart'ın sana gerçek dünyada yaptığı büyülerin, burada hiçbir etkisi olmayacak ve unutma Wart sebzelerden nefret eder. Lütfen bize yardım edin." der. Tam konuşma bittiği an bir şimşek çakar ve Mario kan ter içinde yatağından fırlar.

 Ve gecesi sabaha karışır.

Wart'un oyun içindeki görünümü

 Sabah Mario, arkadaşlarına ve kardeşine gördüğü rüyayı anlatır. Daha sonra Mario'nun kafa dağıtmasına yardım etmek amacıyla da bir piknik planlanır. Mario, Luigi, Prenses Peach ve Toad beraber pikniğe giderler. Piknikte gülüp eğlenip oynarlarken, Mario'nun topu küçük bir mağaraya kaçar. 

Bir bakar ki rüyasında gördüğü merdiven ve kapı karşısında. Merdiveni çıkarlar, kapıyı açarlar ve tam olarak Mario'nun rüyasında ayaklarına serilmiş dünya bu sefer gerçekten karşılarına çıkar.

Mario fosur fosur uyurken

 Oyunun sonunda Wart'ı alt ederiz ve sonrasında oyun biterken Mario'nun uyuduğunu görürüz. Bu ne demek oluyor derseniz, bir twist var. Aslında Mario hiç uyanmamış. Wart tuzlukmuş, prenses televizyondaki sunucuymuş.

Inception gibi düşünün, katman katman rüyalar.

Oynanabilir Karakterler ve Düşman Karakterler


 Anlattığım hikayede bir şey fark ettiniz değil mi? Pikniğe giden bir dörtlü saydım ve evet hepsi oynanabilir karakter. Ayrıca Prenses ve Toad ile oynamanın keyfini bu oyunda bol bol çıkarın çünkü 2013 senesinde çıkan Super Mario World 3D oyununa kadar hiçbir oyunda oynanabilir değiller. 

Hepsinin kendince özellikleri var mesela, Mario her konuda orta seviye iyi, Luigi en yükseğe zıplayan ve kontrolü hassas olan, Toad en güçlü ve en hızlı olmasına rağmen en kötü zıplayan ve Prenses de yatay düzlemde en iyi zıplayan. 

Oynanabilen karakterleri seçtiğimiz ekran

 Oyun 7 dünya ve son dünya haricinde her dünyada üçer seviye barındırıyor. Son dünyada 2 tane var ve toplamda 20 seviye var. Sakın ha 20 tane seviye var. E ama bu çok az diyerek hakir görmeyin. İnanılmaz zorlar ve boss savaşları konusunda elleri bol olmuş bayağı. 20 seviye size 40-50 seviyeymiş gibi hissetirecektir, emin olabilirsiniz.

 Boss dediğim zaman özellikle bahsetmem gerekir ki, çok çeşitliler. 

Birdo denilen, ağzından yumurta atabilen ve ilerleyen seviyelerde hem yumurta hem ateş fırlatan arkadaşlar var. Mouser adında bir fare arkadaş da var, kendisi bomba atıyor. Fryguy adında bir pislik var, en zoru bu arkadaşlar, bu düşmana karşı oynarken pek çok kez ölmeye ve sinirden bir yerleri dağıtmama ramak kalmıştı, siz de hazırlıklı olun. 

Sonra Clawgrip diye bir yengeç dostumuz var, baloncuk atıyor, taş falan da atıyor. En son olarak da Wart var, köpük atıyor ve saldırılması zor. Belli anlar dışında hasar almıyor. Wart da bir kurbağa rüyalarda güçlü olan psişik güçlü bir canlı. 

Oyundaki karşılaştığımız bosslar

 Bu kadar boss saydık, "EEE! Hani Bowser nerede?" diye bekliyor olabilirsiniz, sizi uyarmam lazım Bowser'ın hiç olmadığı nadir oyunlardan birisidir Super Mario Bros 2. 

Mekanikler ve Oynanış


 Şimdi de sıra mekaniklere ve oynanışa geldi. 

İlk oyundan inanılmaz farklı bir oynanışa sahip diyebilirim. Öncelikle, düşmanların üstüne zıplayarak hasar verilemiyor. Düşmanların üstüne çıkıp onları tutup diğer düşmanların üzerine atmanız gerekiyor. 

Oyunda düşmanlara sadece bir obje atarak hasar verebiliyorsunuz, bitkiler. Bitkileri söküp, altından pancar çıkarıp atılabiliyor ya da ilk dediğim gibi düşmanı kaldırıp diğer düşmana fırlatabiliyorsunuz.

 Bu oyunda klasik Mario hamlelerinden hiçbiri yok. Fire Flower bulup etrafa ateş topu bile atamıyorsunuz. Durum böyle olunca da dişe diş, göze göz çarpışmak zorunda kalınıyor. En küçük zamanlama hatasında bile canınız gidiyor.


Oyun bu sebepten dolayı gerçekten manyakça bir zorluğa sahip oluyor. Düşman görünce sürekli "Taş yok mu yok lan, taş." şeklinde etrafta atacak bir şeyler aramak gerçekten hiç hoş değil. 

Mario düşmanlarına pancar atarken

 Şimdi geldik esas akıllarınızı meşgul edecek meseleye.

 Hala daha bu oyun oynanır mı? 

Bana sorarsanız bu zorlukta bir oyun o zamanda da pek oynanmazmış ama günümüz şartlarında standart bir oyuncu için hiç uygun olmayan bir oyun. 

Zorluğuyla meşhur oyun serileriyle ilgilenen arkadaşlara tavsiye ediyorum. Kendilerine belki kolay gelir, belki zor bilemem ama oyunun zor olduğu da bir gerçek.

 Oyunu belli bir kesime tavsiye de ettik. Her şeyini konuştuk, nostaljiyi damardan vücudumuza zerk ettik ve kendimizi zor bir oyunla sınadık. 

Bu oyunu oynadıysanız fikirlerinizi yazabilirsiniz ve ayrıca görüşlerinizi, önerilerinizi de yazabilirsiniz. Bu günlük hoşça kalın, görüşmek üzere.







Hiç yorum yok