Header Ads

İnceleme: Spyro The Dragon


 Ejderhalar. Bayağı havalı, her mitolojide ve fantastik kurguda yer alan efsanevi varlıklar. Spyro da bir ejderha ve kendisi bizim kontrol ettiğimiz karakter. 

 Ejderha diyince heybetli bir ejderha olmasını isterdiniz değil mi? Hayır Spyro minik bir yavru ejderha. Mor renkli ve çok sevimli, ayrıca bakışları da eşek sıpası gibi tatlı. 



 Oyunun başında ejderhaların düşmanı olan Gnorcların başı Gnasty Gnorc ortaya çıkıyor. Çok güçlü bir büyüyle bütün ejderha savaşçılarını taş heykellere çeviriyor... ama biri hariç, o biri Spyro adındaki ufaklık.


Gnasty Gnorc


 Spyro seviye seviye dolaşıp bulduğu bütün ejderhaları kurtarmaya çalışır ve elmas da toplar. Kurtarılan ejderhalardan bazıları size tavsiyelerde bulunur ve oyunun ilk yarısında bu tavsiyeler çok işe yarıyor bilesiniz.


Taşlaşmış bir ejderha, kurtarılmayı bekliyor 


 Oyun genel olarak rahat bir oynanışa sahip, oynayanı pek zorlamıyor. Oyun tatlı bir atmosferde, tatlı grafiklerle fazla zorlamayan mekaniklerle iyi bir deneyim sunuyor. Zorlandığım tek bölüm son bölüm oldu, 1-2 saatten fazla uğraştım. 

 Oyunda ejderhamız oldukça güzel özelliklere sahip. Zıplıyor, alev atıyor, hızlı koşuyor ve sağa sola yuvarlanabiliyor. En çok kullandığınız özellikler muhtemelen zıplama ve alev atma olacak.

 Oyunun hızlı koşmayı zorla kullandırdığı kısımlar da var ve benim niyeyse en zorlandığım kısımlar onlar oldu. Garip bir yaratık, ejderha yumurtası alıp kaçıyor sürekli de nanik yapıyor. Hızlı koşmadan yakalamak mümkün değil ve söylemem gerekecek, bu yaratıklardan nefret ediyorum.



 Son bölüm diğerlerine göre daha farklı çünkü son bölümün hiçbir noktasında kayıt noktası yok ve diğer bölümlere göre oldukça uzun. İki tane yumurta kaçıran garip yaratıklar vardı ya, onlardan kovalıyoruz. Ama bu sefer anahtar taşıyorlar ve bunları yakaladıktan sonra da Gnasty Gnorc’un olduğu yerdeki kilidi açıp onun peşine düşüyoruz. İnce yollardan pek çok kez düşüyoruz ve ellerimiz artık oyun haritasının her yerine alışıyor. 

 Bir kez yakalamak yetmiyor, bir de lavlar üzerinde kapanan platformların üzerinden kaçıyoruz. Orada da bir kaç kez öldüm ve zamanla oraya da alıştım. Ondan sonra nihayetinde oyunun sonuna gelebildim. Fakat oyunun öncesi, geri kalanıyla bir kontrast oluşturuyor bilesiniz. Çünkü oyunun geri kalanında hiç burada takıldığınız kadar takılmayacaksınız.



 Oyunun toplanabilir öğelerinin yüzde 69’unu topladım, yüzde yüz toplarsanız ekstra bir şey oluyor mu bilmiyorum. Oyuna erişim konusunda da sıkıntı yaşamazsınız her platformda remastered üçleme paketi olarak mevcut ve ben Nintendo Switch’te oynadım mesela, oyunları Steam’de sadece 164 liraya da alabilirsiniz. 3 oyuna 164 lira bence çok değil.



 3D platform oyunlarına ilgili, biraz da rahat oynanan bir şey arayan herkese tavsiye ederim. Hatta 3D  platform oyunlarına giriş seviyesi bile diyebilirim. Daha önce hiç oynamadığınız bir türse ilk oynayacağınız 3D platform oyunu bile olabilir.  Bir şekilde 3D platform oyunlarına giriş yapmak isteyen arkadaşlar kesinlikle almalı bence.

 Neyse bu oyunla alakalı bu kadar konuşmak yeterli, gelecekte diğer yazılarımda bu oyunla beraber almış olduğum diğer iki oyunu da bir gün incelerim. Şimdilik görüşmek üzere ve hoşça kalın.




Hiç yorum yok