Header Ads

İNCELEME: THE WOLF AMONG US

 


Telltale Games'in ortalığı kasıp kavuran, ülkemizde çok bilinmese de dünyada en beğenilen oyunu olan The Wolf Among Us incelemesine hoş geldiniz. Normalde FPS veya aksiyon oyunlarını oynayıp incelemeyi sevsem de bu tarz seçimlerimize göre şekillenen senaryolu oyunların da içten içe hastasıyımdır. 

En başta inceleme niyetim yokken çok iyi bir oyun olmasına rağmen Türkiye'de fazla göz önünde olmadığından dolayı incelemeye karar verdim.



Türk oyuncu kitlesinde kendim dahil birçok oyuncunun, oyunlarda biraz daha gerçekçilik aradığı su götürmez bir gerçek. Grafikleri biraz daha animasyon veya çizgi filmimsi oyunları pek tutmadığımız gözle görülür bir şekilde ortada. En basitinden Nintendo oyunlarının ne kadar sözü edilse de popüler olmaması en büyük örneğidir. 

Telltale Games oyunları da bu sebepten dolayı aynı kaderi paylaştığını düşünüyorum. Firmanın Türkiye'de en çok bilinen oyunları ise The Walking Dead. Bu konuyu yeterince özetlediğimi düşünerek daha fazla vaktinizi çalmadan incelemeye geçmek istiyorum.



Oyunumuzda kurulan evrenin mantığını ilk başta oturtamasanız da kısa sürede çözünce çok hoşunuza gidiyor. Oyundaki karakterlerimiz masallardan alınmış karakterler ancak hepsi Manhattan'da yaşıyorlar. İnsan formunda olmayanlar ise tılsımlar sayesinde insan görünümüyle yaşamlarına devam ediyorlar. Bizim yönettiğimiz karakterimiz ize "The Wolf"  yani Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki nam-ı diğer "Kurt".

Manhattan'ın belli bir kısmında yaşayan bu karakterlerin farklı görevleri bulunmakta. Ana karakterimiz kurt adam şeriflik yaparken Pamuk Prenses güvenlik sorumlusunun baş danışmanı gibi rolleri üstleniyor. Oyun içinde karşılaştığımız her karakter farklı bir masaldan alıntı. 

Güzel ve Çirkin, Tweedledum ve Tweedldee, Bloody Mary ve daha birçok karakter içermekte. Bu karakterlerden bazıları kötü niyetliyken, bazıları nötr, bazıları ise sizin tarafınızda yer alabiliyor. Bunlar da tabi ki eylemlerinize veya diyaloglar esnasında verdiğiniz sözleri gerçekleştirip gerçekleştirmemenize göre değişiyor.



Hikayemiz ise "Söğütlerdeki Rüzgar" romanından olan Toad isimli kurbağanın Bigby'i (kurdun oyun içindeki ismi) arayıp üst katında bir olay yaşandığını şikayet etmesiyle başlıyor. Yukarı çıktığımızda Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki oduncunun, bir hayat kadınını dövdüğünü görerek müdahale etmemizle ilk aksiyonumuza giriyoruz. Arbedenin üzerinden birkaç gün geçtikten sonra Bigby'nin kaldığı pansiyonun girişinde hayat kadınının sadece kafasını görmemizle esrarengiz ve beklenmedik olaylarla gelişen senaryomuz başlamış oluyor. 



Senaryo, diyalog, kurulan evren ve atmosfer açısından Telltale Games'i kutluyorum. Ortaya gerçekten bir şaheser çıkartmış desem abartmış olmam. Grafik konusunda ise Borderlands gibi ve Telltale Games'in diğer oyunlarından alışık olduğumuz klasik animasyonumsu grafikleri bulunmakta. Bu benim için bir sorun teşkil etmediği için bir eleştirim yok, açıkçası masal karakterleri üzerine kurulmuş olmasından dolayı uygun olduğunu da düşünüyorum.

Oyunda teknik olarak sadece bir yerde sorun yaşadım, onu da düzeltmek için çıkıp tekrar girdiğimde düzeldi. Oyunun maalesef Türkçe dil desteği olmadığı için yama kullanmak zorundasınız (İngilizceniz varsa orasını bilemem!). 

İnternette bulunan yama için pek iyi görüşlerim olmasa da yapanların emeğine sağlık, can alıcı hatalar yapmamışlar. Oyunun senaryosundan kopmuyorsunuz.



Ama şunu sorgulayabilirsiniz; "Detroit Become Human'da ya da diğer başka yüksek bütçeli bu tarz oyunlarda bazı araştırma, kanıt bulma gibi kısımların yeri çok büyük. Sen burada öyle bir anlattın ki sanki sadece konuşuyoruz, izliyoruz, arbede yaşıyoruz ve devam ediyoruz." 

Aslında bir miktar öyle diyebilirim çünkü Telltale Games'in kendi klasmanında çıkan daha yüksek bütçeli oyunlara baktığımda bahsettiğimiz açıdan yetersiz kalıyor diyebiliriz. Yani etrafla etkileşime geçip, bulduğumuz bir şeyin ileride bize zarar vermesi veya yarar sağlaması olayı yok değil, ancak aşırı kapsamlı olduğu da söylenemez.

Evet, yüksek bütçeli rakipleriyle karşılaştırdığımızda bu açıdan zayıf kalıyor desek de bunu bir eksi olarak görmüyorum. 

Benim için bu tarz oyunlarda senaryonun ters köşe yapması veya hiç beklemediğim bir yere evrilip, diyaloglarda ne diyeceğime dair beni kararsız bırakması benim için daha önemli bir mesele. Firmamız sağ olsun bu oyunda bunu gerçekten de iyi başarıyor. Takdire şayan bir iş.



Uzun lafın kısası, The Wolf Among Us talep ettiği fiyatı sonuna kadar hak eden bir oyun. Üstelik size şöyle güzel bir haberi de verelim. Steam'de orijinal fiyatı 39TL olan oyun yaz indirimleriyle beraber 8 Temmuz'a kadar 9.75TL'ye inmiş durumda. 5 bölümden oluşan oyunun bitirme süresi aşırı uzun olmasa da, indirimdeyken kesinlikle kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. 

Umarım siz de benim geçirdiğim bu keyifli saatler gibi saatler geçirmekten kendinizi mahrum bırakmazsınız! 

Hepinize bol limonlu soğuk soda gibi bir yaz diliyorum.

Hiç yorum yok