Header Ads

Ezio Auditore da Firenze: Toyluktan Mentorluğa!





 





Vittoria Agli Assassini!



1459 yılının bunaltıcı bir haziran zamanıydı. Giovanni için ise mutlu bir gündü. Güzeller güzeli Maria doğum yapacaktı. Federico'dan sonra doğacak olan 2. çocuklarıydı. Ebelerin uzun uğraşlarından sonra Maria sonunda başarmış, bir erkek bebek dünyaya getirmişti, fakat bir sorun vardı. Bebek doğduktan sonra ağlamamıştı, yaşam belirtisi vermiyordu.

Giovanni bebeği kucağına aldı ve tanrıya, doğan bebeklerinin yaşaması için dua etmeye başladı. Bir anda o beklenen mucize gerçekleşti. Yeni doğan bebekleri nefes almaya ve odayı inletecek şekilde ağlamaya başladı. Giovanni "Evet, evet yaşıyor! Ciğerleri tertemiz! Adı, adı Ezio olacak Ezio Auditore de Firenze!" diye bağırdı.
Maria'nın gözlerinden mutluluk gözyaşları akmaya başlamıştı bile. Giovanni yeni doğan bebekleri Ezio'yu karısının kucağına verdi. "Bu hediye için sana ve tanrıma teşekkür ederim!" deyip alından bir öpücük kondurdu.


Claudia
Mutlu bir hayatları vardı. Fakat Giovanni'nin büyük bir sırrı bulunuyordu. Bir ölüm listesi vardı. Giovanni, yüzyıllardır süre gelen bir tarikata mensuptu ve ayrıca bankacılık işleriyle uğraşıyordu. Gölgelerde gezer ve ölüm listesinde bulunan kurbanlarını gizli bıçağıyla öldürürdü. Sonrasında çocukları vegüzeller güzeli karısıyla birlikte akşam yemeği yerdi. Ardından 1461 yılının soğuk Ocak ayında 3. çocukları olan Claudia dünyaya geldi. Federico ve Ezio küçük kız kardeşleri Claudia'yı çok sevmişlerdi.


Onunla ilgileniyor, oyunlar oynuyor ve onu koruyorlardı. Böylelikle yıllar geçti. Ezio bir delikanlı olmuştu bile. Bu arada en küçük kardeşleri Petruccio doğmuştu. Ezio sürekli çapkınlık yapıpetrafta dolaşırken, Federico ise babasına bankacılık işlerinde yardımcı oluyordu.



Güzel bir Floransa sabahıydı. Vieri de Pazzi yine ailesi hakkında ileri geri konuşmaya başlamıştı. Ezio ona artık bir ders verilmesi gerektiğini düşünüyordu. Arkadaşlarıyla birlikte bir grup kurdular ve Vieri'nin bulunduğu bölgeye gittiler. Önünde siyahlar içerisinde duruyordu. Kendisiyle neredeyse yaşıt, cılız Vieri tam karşısındaydı.



Floransa'nın yüksek kesiminden olduğu her halinden belliydi. Kıyafetleri tertemiz ve arkasında bolca da adam vardı. Ezio, Pazzi'nin yüzüne baktı ve "Seni burada gördüğüme şaşırdım, Pazzi'lerin kirli işlerini yapmaları için başkalarını tuttuğunu sanırdım, kaçacak mısın?" diye laf atıverdi.
Pzzi bu cümleye oldukça sinirlenmişti, ona bir şeyler söylemeliydi. "Sorun çıktığı zaman yardım için muhafızlara seslenen senin ailen codardo! (Korkak!) İşleri kendi başına halletmekten korkuyor musun?

Ezio'nun yüzünde bir gülümseme oluştu. "Kız kardeşin, onu önceki "becerişimden" pek memnun kalmış gibiydi." Etrafındaki adamlar gülmeye başladı. Vieri'nin öfkesi yüzünden okunuyordu.

Yerden bir taş aldı ve Ezio'ya olabildiğince gücüyle fırlattı. Çok güçlü de sayılmazdı halbuki. Taş havalandı, herkes bakakalmıştı. Onca insan arasından taş hızlıca Ezio'ya doğru ilerliyordu. Kendini korumaya zaman bulamadığı o anda dudağının üstünde keskin bir acı hissetti. Kanlar akmaya başlamıştı bile. İki grup tam da o an birbirlerine girdiler. Taşlar, sopalar ve küfürler birbirlerine karışıyordu. Pazzi'lerin adamları çok daha fazla ve donanımlıydı. Ezio'nun üstüne 3 kişi birden saldırmıştı fakat Ezio onlarla başa çıkmanın yollarını biliyordu. Hepsi yeniyetmeydiler. Tam her şey bitti derken Federico çıka geldi.

"Ne o kardeşim, yoksa dayak mı yiyorsun?" Ezio halini umursamadan abisine gülümsedi. "Sen bir de onları gör, bak hadi yarışalım hangimiz daha çok adam döveceğiz." İki kardeş yan yanaydı. O gün Vieri Pzzi ve adamları büyük bir yenilgi almışlardı.

Bu zaferden ona düşen en büyük hediye ömrünün sonuna kadar onunla beraber olacak bir yara iziydi. Yara izini gören Federico, "Hadi seni doktora götürelim, bu şekilde eve gitmek istemezsin." demişti haklı olarak.

Ezio gülümseyerek, "Ben her türlü yakışıklıyım, sen kendini düşün" dedi, doktora kadar bir yarışın içine giriverdiler o anda.
İki kardeş doktorun yanıan geldiklerinde karga maskeli doktor yüzlerine baka kaldı. "Bu yara çok derin, siz gençler bir türlü yerinizde durmuyorsunuz. Sürekli kavga ediyorsunuz, dur bakalım neler yapabiliriz. Ama o yaranın izi kalır, benden demesi." diye sitem etti.

Kendisine gelen Ezio, abisi Federico ile birlikte balkonları çiçeklerle dolu bir binanın çatısına tırmandılar. Federico akşam olduğunu, artık eve gitmelerini söylüyordu. Fakat Ezio'nun aklı başka bir yerdeydi. Biricik Cristina'sının yanına gitmek istiyordu. Federico ile yollarını ayırdıktan sonra hemen sevgilisinin evinin penceresine koştu ve o akşam Cristina ile olabildiğince tatlı bir zaman geçirdiler. Odaları ateş almıştı.

Ertesi gün Cristina'nın yanından usulca çıktı (pencereden atladı, gerçekten.) ve babasının ofisine (yolda giyinerek) gitti. Babası oldukça kızgın görünüyordu. Giovanni "Sen beni kör ve sağır mı sanıyorsun? Pazzi'lerin çocuğuyla olan kavganı, Cristina ile geçirdiğin vakitleri bilmiyorum mu sanıyorsun? Bu davranışların kabul edilemez! Bu, bu bana senin yaşındaki hallerimi hatırlatıyor." dedi ve gülmeye başladı. Bugün bana yardımetmelisin, bazı belgeler hazırladım ve bunların acilen teslime dilmesi gerekiyor.

Tabii ki padre, dedi Ezio. Belgeleri cebine sıkıştırıp yola koyuldu. Kazasız belasız bir şekilde belgeleri teslimettikten sonra eve dönüşünde Giovanni ile karşılaştı. Annesinin yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyen Giovanni, hemen yanına gitmesi gerektiğini tembihledi. Eve koşan Ezio, annesi Maria'nın eşyalarını, belki de İtalya'daki en büyük mucit, sanatçı, bestekar, ressam ve nice bilinmeyen hünerleri olan Leonardo da Vinci'nin yanına götürmeye koyuldular.

Eşyaları taşımasına yardım ettikten sonra Ezio, babasının yanına geri döner. Giovanni "Gel oğlum, benim için bir iyilikte daha bulunman gerekiyor. Bu mektubu güvercin kümesine götürmelisin. Bu çok önemli, sakın oyalanma."

Mektubu alan Ezio koşa koşa güvercin kümesine gidip zrfı bıraktı. Bir koşu geri dönen Ezio evde kimseyi bulamamıştı. 

Her şey çok garipti, Ezio evin odalarında seslenmeye, "Federicoo, padreee!" diye bağırmaya başlamıştı. Ortalık anda kararmıştı, yıldızlar gözlerinin etrafında uçuşuyordu. Neden mi? Evin hizmetçisi kafasına tavayla bir darbe vurur da ondan! "Ezio, özür dilerim, çok özür dilerim, seni onlardan biri sandım."

"Tamam tamam, herkes nerede?" diye sorar endişeli ve başındaki şişliği bastırır bir halde. "Babanızı ve kardeşlerinizi muhafızlar alıp hapishaneye, Palazzo deli Signoria'ya götürdüler."

Ezio endişeli bir şekilde, "Peki ya annem ve kız kardeşim?" Hemen arkadan bir ses gelmişti o an. Konuşan Claudia'ydı. "İyi misiniz?" "Evet, iyiyiz ama annem  muhafızlar geldiğinden konuşmuyor. Şoka girdi büyük ihtimalle." Ezio bir anda güvensizlik hissiyle dolup taştı. Burası artık yaşayabilecekleri bir yer değildi. "Sizi güvenli bir yere götürmemiz gerek." "Onları götürebileceğin bir yer var mı?" diye sordu hizmetçilerine. "Evet evet, kız kardeşime güvenebiliriz.



Ezio hafiflemiş bir şekilde; tamam, siz hemen kardeşinin yanına gidin, ben Federico ve babamı babamı görmeye gideceğim fakat dikkatli olun, dedi hizmetçi, muhafızlar sizi de arıyor.


Hapishane fazla uzak değildi. Oraya gizlice tırmanabilirdi. Tırmanmak, daha önce yapmadığı bir iş değildi. Hemen çatıların üstüne çıktı, hızlı ve gizli bir şekilde hapishanenin kulesine ulaştı. Muhafızlar her yerde kendisini arıyorlardı. Kulenin pencere çıkıntısına ulaştığında babasını şaşırmış ama sakin bir halde buldu. Hiç beklemediği bir anda karşısında Ezio'yu bulduğunda Giovanni büyük bir sevinç içine girdi. "Ah sevgili oğlum, burada büyük bir yanlış anlaşılma var. Hemen eve dön ve özel yeteneklerinle (Kartal Görüşü)odamdaki gizli odayı bul. Orada bir mektup ve birkaç eşya var, onları bulmalısın, dedi. 

Hemen hapishaneden ayrılan Ezio, tekrardan gizli bir şekilde eve döndü. Beynini hiç olmadığı kadar zorlamaya başladı. Odaklanmasının sonucunda daha önce hiç fark etmediği ayrıntıları görmeye başladı. Bir anda görülmeyenleri daha berrak bir şekilde görür oldu. Bu odaya defalarca girmesine rağmen hiç fark etmediği ayrıntıları gördü. Hemen portrenin altında bir kapı vardı, bunu nasıl daha önce görmemişti, aklı ermiyordu. Hemen içeri girdi, çünkü kardeşleri ve babasını bir an evvel kurtarmalıydı.

Odanın içinde işlemeli bir sandık vardı. Sandığı açtığında içinde geleneksel bir kıyafet, bozuk bir bıçak ve mektup olduğunu gördü. İşte bu Giovanni'nin gizli sırrıydı. O gölgelerde dolaşanlardandı. O büyük bir tarikat olan, Suikastçı Kardeşli'ğinin bir müridiydi...



Hiç yorum yok