Header Ads

Çıkışıyla Yeni Türler Yaratıp Çağ Açan 4 Oyun! | Çağ Açan Türlemeler!



  Oyunlar çoğu zaman belli türler hesaba katılarak tasarlanır. Kamera açısı olsun, oynanış elementleri olsun, harita dizaynları olsun hepsi buna hizmet eder. Mesela FPS oyunlarını yaptığınız şekilde bir TPS oyunu yapamazsınız. RPG yapmak için ise dünyanız daha detaylı, oynayana özgürlük veren bir yapıda olmalı ve içerik oyuncu tarafından değiştirilebilir halde oyuncuya sunulmalı.

 Burada zaten bütün tarzları anlatmamıza gerek yok, pek çoğunuz bunları biliyorsunuz. Ben bugün sizlere fark yaratan oyunlardan bahsedeceğim. Geleneksel türlere sığamamış bu oyunlar yeni türler yarattılar ve o türler de kendilerinin adıyla anılıyorlar. 


1- Rogue

 Takvimler 1980’i gösterirken bir RPG oyunu piyasaya çıktı. Bu oyunda sıra tabanlı bir dövüş sistemi ve harflerle gösterilen düşmanlar vardı. Her hamlede görmediğimiz bir yerde zarlar atılıyor ve bu zarlar kaderimizi çiziyordu. “Klasik RPG ama... Daha eskisi işte n' olmuş ki?” diyorsunuz. Bilmediğiniz şeyler var, ondan böyle diyorsunuz. 



 Rogue oyununda ölürseniz oyun bitmiştir. Bütün birikimleriniz ve yaptıklarınız yok olmuştur. Oyuna tekrar başlamak isterseniz oyunun haritası bile değişir ve yeniden yaratılır. Bu oyun günümüzde iki farklı oyun türünü yaratmıştır. Adları ise Roguelike ve Roguelite’tır. Günümüzde oyunların Roguelike veya Roguelite olması için RPG olmasına gerek yoktur çünkü Rogue, ismini save sistemi ve ölünce sıfırdan başlamaya vermiştir. 



 Roguelike oyunlar, Rogue’daki sistemi birebir kullanan zor oyunlardır. Roguelite ise her öldüğünüzde sıradaki hayatınıza herhangi bir avantaj devredebildiğiniz daha basit bir versiyonudur. Son zamanlarda çok popüler olan Hades ve benim çok sevdiğim Deadcells bu türdeki oyunlardır. Bağımsız yapımcıların kullanmayı sevdiği bir türdür ve bolca örneği vardır.

2- Metroid & Castlevania

 Burada iki oyundan bahsetmemin sebebi şu ki; bu iki oyun aynı sene, yani 1986’da çıkmasına rağmen yapımcılarının aynı şeyi düşünmesiyle yapılmış olmasıdır. Birisi gelecekte geçen bir bilimkurgu oyunudur diğeri ise vampirli bir fantezi orta çağ kurgusudur. 



 Konu olarak bambaşka temalara bürünmüş olsalar da oyunlarda oynanış neredeyse aynıdır. Bu tarz oyunlar açık dünya gibidir fakat tam da açık dünya diyemiyoruz. Oyunda yeri gelince bazı yerlerden geçemeyeceksiniz ve yolunuza devam etmeniz gerekecek. Sonra başka bir yerde bir özel güç veya item bulunca geçmişte o geçemediğimiz yeri geçebilir hale geliyoruz ve bu şekilde oyunun sonuna kadar ilerliyoruz.


 Bu tarz oyunlara artık günümüzde Metroidvania deniyor. Metroid ve Castlevania isimlerinin güzel bir birleşimi ile yapılmış bir ad. Günümüzde bu markalar hala aktif sayılır ve bunların üstüne pek çok bağımsız yapımcının da katkısı oldu, Hollow Knight ve Ori gibi.

3- Demon’s Souls


 Demon’s Souls 2009 senesinde çıkmış olması sayesinde bugün bahsedeceğim en yeni oyun olacak. Demon’s Souls zorluğu ve save sistemi ile fark yaratan bir başka yapım. Oyunda belirli yerler dışında kayıt yeri yok. Ölünce bir önceki kaydından sonra bir kaç saat oynamış olsan bile acımasızca gerisin geriye dönüyorsun ve öldürdüğün herkes yeniden ayaklanıyor. 

 Oyunda ölmek çok kolay, senin öldürebildiğin herkes seni de senin onları öldürdüğün kadar kolay bir şekilde öldürebiliyor. Demon’s Souls ve sonrasında çıkan Dark Souls oyunlarına benzeyen oyunlara Soulslike deniyor. Soulslike bir oyunu daha önce yeterince tecrübe etmedim ama dillere destan zorluk seviyesini bilmek için oynamamıza dahi gerek yok.



 Demon’s Souls ve Dark Souls haricinde Nioh, Bloodborne ve Sekiro gibi farklı ve değişik Soulslike oyunlar var ve bunların yanında pek çok indie Soulslike oyunu da mevcut. Soulslike oyun yapmak sık sık indie yapımcılar tarafından tercih edilir bir durum.

 Gördüğünüz gibi bu yazıda bahsettiğim 3 oyunun yarattığı 3 tür de "Indie" yapımcılarının gözdesi. Bunun sebebi zaten bu oyunların farklılık sunmak için özenle çaba harcanarak ortaya çıkarılmasıdır bence. Indie yapımcılar büyük firmalarla yarışamayacağı için farklı fikirler en sevdikleri şeylerdir.

 Bazı indie yapımcılar kendi farklı fikirlerini bulur, kimileri de Amerika’yı yeniden keşfetmez ve eskinin değişik fikirlerini canlandırır. İkisine de saygım sonsuz, oyun kendi içinde eksiksiz olduğu sürece sıkıntı yok bence. 

 Bu başlığa uygun başka oyunlar illaki vardır ve sizin aklınıza geldiyse bana da hatırlatabilirsiniz, bundan memnun olurum. Şimdilik görüşmek üzere ve hoşça kalın.




1 yorum: