Header Ads

İNCELEME: SABOTAJ

 


Duyan vardır duymayan vardır. Güzide ülkemizin sınırları içerisinde yeni ve online bir FPS oyunu çıkmış. Kendileri P2W olmayan ilk yerli FPS olduklarını söylüyorlar. Peki öyleler mi? Öyle olsalar bile oynanmaya değer mi? Girişi çok uzatmadan oyunu oynarken aklımda oluşanları bir bir aktaracağım ancak başlamadan önce kısa bir yorum yapmam gerekirse, bu oyunu bilgisayarımdan silmeyeceğimi söyleyebilirim.



Oyunumuz klasik online FPS temelleri üzerine kurulu bir oyun. İki takımın da hedefi birbirini yok etmek iken bazı haritalarda bomba yerleştirmek olabiliyor. Bu kısımda bir problemimiz yok. Bunun yanında oyun gerçekten de P2W değil. Silah kiralama mantığı yerine el başında silahınızı seçerek oyuna dahil oluyorsunuz. Her ne kadar geç de olsa sonunda bu mantık da bir oyunun ülkemizden de çıkması iyi oldu. 

Ancak bu mantığın olmaması demek Sabotaj'ı direkt olarak iyi bir oyun yapmıyor. Çünkü oyunun gerçekten saçmaladığı yönler var. Bunları yapıcı bir eleştiri olarak söylüyorum çünkü genel olarak oyun bana vaat ettiğini veriyor. Bunun dışında eksikliklerinin olması da gayet doğal çünkü oyunumuz hala açık betada. 



Oyunda Galata Haritası hariç bütün haritalar özgün yapım. Ekran görüntüsünde de gördüğünüz üzere Galata Haritası'nın Dust 2 olduğunu anlayabiliyoruz. Oyunun ilk çıktığı süreden beridir takipçisi değilim ancak bu haritanın da oyuncuların çok fazla Dust 2 istemesi üzerine getirildiğini biliyorum. Bunun dışında oyun içi etkinliklerin sürekli olmasıyla da ekibin oyuncularla sürekli bir etkileşim halinde olduğunu anlayabiliyoruz. Bütün haritaları oynadığımı söyleyemem ancak bir veya iki harita dışında aşırı akılda kalıcı olmasa da iyi haritalara sahipler. Harita kısmında Sabotaj geçer puan alıyor.


Oyunda 6 adet mod bulunmakta. Bunlar; Herkes Tek, Eleme, Bölge Koruma, İstihbarat, Takım Maçı ve Sabotaj şeklinde sıralanıyor.

Modlardan zaten hangi modun neyi vaat ettiğini anladığınızı varsayıyorum. Bir tek İstihbarat modunu açıklayayım, kendisi başka FPS oyunlarında gördüğümüz bayrak kapmaca modunun ismi değişmiş hali.

Oyunda rekabetçi mod yok mu? Oyun bulma mantığı son zamanlarda alışageldiğimiz bir şekilde eşleşmeli bir şekilde olmuyor. Sunuculardan lobilere girerek oyunları buluyoruz. Bu yüzden rekabetçi oyunlar için rekabetçi sunucularında oyun aramamız gerekiyor. Burada ise garibime giden nokta, rekabetçi sunucuların gün içerisinde sadece 17:00 - 02:00 saatleri arasında açık olması. 



Grafikler üst düzey diyemeyiz, ama hakkını da yememek lazım. Üstünkörü bir şey yapılmamış ve güzel çalışılmış. Kaplamalar gayet hoşuma gitti. Oyun motoruna çok fazla ısınamasam da beni oyunu oynamaya sevk etti. Hevesimi kaçırmıyor ve oynarken zevk alıyorum. Özellikle hareket eden bir düşmana kafadan tek vurduğunuzda vücudunun savrulması gibi detaylar güzel. Hazır animasyonlar kullanılmamış.

Vuruş hissiyatının da gayet yerinde olduğunu söyleyebilirim. Boş bir kartona ateş ediyormuşsunuz hissi vermiyor. Fakat karakterlerin hareketlerinin fazla atik olması bana absürt geldi. Eğilme tuşuna bastığım gibi eğilmesi ya da çektiğim gibi ayağa kalkması ne kadar hoş olsa da bu tarz oyunlarda bu eylemlerin bu kadar hızlı gerçekleşmemesi gerektiği kanaatindeyim.


FPS oyunlarında, ister senaryolu olsun ister çevrimiçi, iki adet ölümcül nokta vardır. Vuruş hissiyatı ve silahların "pattern" dediğimiz mermi gidişatı, mermi sekmesi. Vuruş hissiyatı konusunda Sabotaj'ın gayet iyi bir iş çıkardığını söylemiştim ancak pattern konusunda aynı şeyi pek söyleyemeyeceğim. 

Oynanamayacak derecede bir kötülük yok. Aksine bakarsanız kötü de değil ancak oturmamış bir pattern sistemi var. Açmam gerekirse, seçtiğiniz silah fark etmeksizin koşarken veya zıplarken çok rahat insanları vurabiliyorsunuz. Abartmış olmayayım, tabi ki de silahtan silaha fark ediyor bunlar ancak genel olarak koşarak ya da zıplayarak orta mesafede bir kişiyi çok rahat vurabiliyorsunuz. Elinizdeki ister SMG olsun ister AK-74 olsun bu fark etmiyor. Ayrıca AK-74 silahı düşman zırhlıyken bile kafa bölgesine tek atarken,  vücut vuruşlarında 5-6 mermiyle öldürmesi de ayrı bir hata diyebilirim. 

Keskin nişancı tüfeklerinin mermilerindeyse bariz gecikmeler var. Bu zaman zaman normal tüfekle oynarken de oluyor ancak keskin nişancı tüfeklerinde çok fark ediliyor. Bahsettiğim merminin ateş edilen yere geç gitmesi değil. Ben mermiyi attıktan sonra öldürdüğüme dair skor tahtasına yazılıyor ve önüme bildirim gelse de, düşmanın milisaniyelik farkla daha geç düştüğü görülebiliyor. Bu durum keskin nişancı tüfekleriyle oynarken çok daha fark ediliyor.

Bu hata oyun deneyiminizi çok zedelemese de biraz dikkatinizi dağıtabiliyor. Açık betada olan bir oyuna göre düzeltilebilir hatalar diyebiliriz.




P2W olmamasına rağmen oyun içinde tek dikkatimi çeken özellik silah eklentileri oldu. Oyun sonlarında veya her seviye atladığınızda sürekli kasa kazanıyorsunuz. Bu kasalardan ise belli sınıftaki silahların eklentileri çıkabiliyor. Her silahın özel nişangah eklentisi dışında namlu ucu, dipçik, anahtarlık gibi değişik eklentiler de bu kasalardan düşebiliyor. Bu eklentilerin silahlara ne kadar etkisi olduğuna dair pek gözle görülür bir fark yok açıkçası. Çünkü bahsettiğim gibi oyunda oturmuş bir pattern sistemi yok. 

Bunun dışında oyunda kozmetik sistemi dediğimiz silahlara dövme, çıkartma ya da farklı bıçaklar, farklı eldivenler gibi "skin" sistemi bulunmakta. Lakin bunun bir pazarı henüz bulunmuyor. Zaman ilerledikçe ne olur bilemem ancak oyun içinde rastgele düşen bir kasayı açtığımda karambit bıçağı için bir skin düştü, umarım bu oyunun pazarının açıldığı günleri de görürüm. :D



İncelemenin sonuna gelmişken oyunumuzun Steam'de de mevcut olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Daha açık betada olan Sabotaj için genel görüşlerim doğru güncellemelerle ve toplulukla iyi ilişkileri devam ettirdiği sürece yüksek potansiyeli olduğudur. Dürüst bir şekilde söylemek gerekirse sadece göz atıp silerim diye düşünürken hala ara sıra girip Herkes Tek modunda terör estirmek ayrı bir zevkli oluyor. Kim bilir bu incelemeden sonra oyunu denemeye karar verirseniz, belki de bir sonraki maçınızda sizinle denk düşeriz?

1 yorum: