Header Ads

İNCELEME: ENTROPY: ZERO

 


Half-Life'dan sivil korumalar var, ama Half-Life değil. Source motoru var, ama levye yok? Nedir arkadaş bu oyun? Nedir, ne değildir orasını konuşacağız ama şu bir gerçek, bu kadar az kişiyle yapılmış oynadığım en iyi modlardan biri olabilir! Karşınızda Half-Life 2'nin en iyi modu Entropy Zero!



Oyunun ekranı açılmadan Combine'ın görevlendirmiş olduğu bazı sivil koruma polislerinin konuşmalarını duyduktan sonra önümüzde birkaç tanesini görüyoruz. Bir gece yarısı bir evin kapısını tekmeleyerek giriyorlar ve biz de peşlerinden devam ederek Şehir 10'da yaşayan bu isyancıları cezalandırıyoruz! Peki neden bunu yapıyoruz? Niye isyancı cezalandırıyoruz derken mesele yavaşça anlaşılmaya başlıyor.

Çünkü bu modda bu sefer isyancıların aksine Combine'ların tarafından bir polisi oynuyoruz. Oyunun wikisine göre hikayesinden de bahsedelim. Oyunumuz Half-Life 2'de Gordon'ın G-Man tarafından uyandırılmasının 11 ay öncesinde geçiyor. Bu sürede Şehir 10'da Xen gezegeninden türeyen bir hastalık yayılması üzerinde Combine, buradaki polislerine geri çekilme emri veriyor. Bir tren aracılığıyla başka yere tahliye olan polislerin trenine isyancılar saldırıyor ve oyunumuzun hikayesi böylelikle başlamış oluyor.


Aslında çok da farklı bir senaryoyla başlamayan dört bölümlük bu kısa modumuz, ilerleyen süre zarfında senaryo açısından çok daha garip hallere bürünüyor ancak anlatmak doğru olmaz, eğer Half-Life sever biriyseniz acilen gidip oynamanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Modumuz güzel bir altyapı üstüne kurulması ve ilerleyen bölümlerde senaryodaki gördüğümüz değişiklikler sayesinde de olumlu düşüncemizi korumamızı sağlıyor. Eh tabii ki de her güzel şey de olduğu gibi bu oyunda da eksiklerden bahsetmezsek eksik bir inceleme yapmış oluruz. Kısaca onlardan da bahsedelim.



Zaten Source motorunu kullanan modu grafik olarak incelememiz saçma olacağı için bu kısma girmiyorum bile. Oyunun asıl iki eksisi haritalardaki oyun motorunun hiçbir şekilde modla uyumlu hale getirilip yedirilmemesi ve harita dizaynları.

Orijinal bir Half-Life oyunu oynamadığımız için bazı gitmememiz gereken noktalar Valve'ın yaptığı gibi ustalıkla kapatılamamış ve görünmez duvarlarla kapatılmış. Bu konuda bir sıkıntımız yok ama bölümü geçme mantığı harita içinde bir şey bulup onu yerine koymak olunca haritada tahmin etmeniz gereken yerlerin sayısı ciddi derecede artıyor. Bunun dışında orijinal Half-Life oyunlarında olmayan bazı elektrik düzeni çözümlerini de fark edene kadar gerçekten sıkıldım diyebilirim.

Bunun dışında bazı bölümlerde ölümcül lazerleri geçmek için bazı küçük bulmacaları çözüp bir kolu çekip etkisiz hale getirmek yerine, bir varil yardımıyla lazeri engelleyip arkasından geçmekse gerçekten anlamsız bir çözüm geldi. Üstelik bir bölümde çözüm videosunda bölümün ortasında varil varken benim oynadığım bölümde herhangi bir varil olmadığı için de "noclip" nimetinden yararlanmak zorunda kaldığımı açıklamaktan da utanıyorum...


Oyun motorunun oyununa yedirilememesi meselesi ise demek istediğimi tam karşılıyor mu bilemiyorum ama biraz açmaya çalışacağım. Ben çatışma halinde bir odada sürekli hareket ederken, isyancı mermisinden kaçmaya çalışırken oyun motorundan kaynaklı çoğu eşyanın serbest olması dolayısıyla bazı eşyalar ayağıma takılıyordu. Hızım kesildiği için de direkt olarak kurşun çıkmazlarının kurbanı oluyordum. Half-Life 2 ve Episode oyunlarında hiçbir şekilde böyle bir eşya takılmasına rastlamazken bu oyunda sürekli olarak karşılaşmam da bir miktar canımı sıktı.

Bunun dışında oyun gerçekten zor, normal modda oynamaya çalışmayın. İsyancıların mermileri hem çok fazla hasar vuruyor hem de auto-aime sahip oldukları için zorluk yaşayabilirsiniz.



"E editör, madem bu kadar eksi yanı var bu oyunu sadece hikayesi için oynamamızı mı istiyorsun?" diyorsanız size kocaman bir "Hayır." diyorum. Çünkü bu oyunun tek artısı senaryosu ve kurulduğu altyapısı değil. Her ne kadar bazı bölüm dizaynlarını sevemesem de, zombilerle baş başa kaldığımız bölümlerin yarattığı gerginlik Half-Life 2'deki Ravenholm bölümünü geçer dersem abartmış olmam (Belki de Half-Life 2'ye çok alışkınım, bu yeni bir deneyim olduğu için böyle hissetmiş olabilirim. Hatam varsa affola.). 

Bunun dışında fener yerine de gece görüşü açabilmemiz gayet iyi bir özellik. Bazı bölümlerde de gece görüşümüzün bozulmasıyla başka ışık kaynaklarına muhtaç olmamız da atmosfere kendinizi kaptırmanızı sağlayan bir başka güzel yanı diyebilirim.



Senaryonun iyiliği ve ilerledikçe garip bir hal alması, bazı beklenmedik şeylerin olması da sizi atmosfere iyice sokuyor ve gerçekten kendinizi Sivil Koruma Polisi gibi hissetmek de zorlanmıyorsunuz. Ayrıca yapımcı ekibi de tebrik ederim, hiçbir orijinal Half-Life oyununda hiçbir şekilde ekran kesilmesi ya da ara sahne yokken, bu oyunda az da olsa bazı ara sahnelere denk geldim ve kesinlikle amatör değillerdi. Credits ekranında yapan kişiler kısmında da çok az kişiyi görmemle dudaklarımın uçuklaması da bir oldu. Tabii ki bu kadar iyi bir moda Valve de desteğini esirgememiş ve ses başta olmak üzere birçok konuda yapımcı ekibe yardım sağlamış.



Eğer ki Steam kütüphanenizde Half-Life 2 ve Episodeların ikisine de sahipseniz bu modu ücretsiz bir şekilde indirip oynamanız mümkün. Oynanış açısından bazı eksi yanları olsa da, atmosfer ve senaryosu için kesinlikle deneyimlemeyi hak ettiğini düşündüğüm takdire şayan bir mod olmuş. Her Half-Life seven oyuncunun bu moddan kesinlikle haberdar olması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca bir mod olmasına rağmen oyunun Türkçe yaması da bulunmakta. Yamayı hazırlayan "Hyperly26" kullanıcı ismine sahip arkadaşı da bu hizmetinden dolayı kutluyor ve teşekkür ediyorum. Hepinize bol Half-Lifelı günler diliyorum.

Bir isyancı atasözü der ki: "CIVIL PROTECTION!"



Hiç yorum yok