Header Ads

Geçmişten Günümüze Mario: Super Mario 3D World + Bowser’s Fury (2013/2021)



  Çok uzun zaman oldu, serinin son yazısının üzerinden 2 haftadan fazla geçmiş. Bunun öncelikli sebebi biraz boşlamam ve oyunun beklediğime göre çok uzun olması.

 Evet oyun çok uzun. Bir oturuşta bitiririm diye düşünüyordum ama öyle olmadı; pek çok oturuşta 10 günde falan bitirdim. Super Mario 3D World, 8 dünyası ve o dünyalardaki pek çok seviyesiyle 8 saat ile 16 saat arasında bir oynanışa sahip, Bowser’s Fury ise koca tek parça açık dünya haritasıyla 3 saat ile 6 saat arasında bir oynanış sunuyor. 

 Bowser’s Fury her ne kadar bir ek paket olsa da kendisi bambaşka bir oyun havası veriyordu. Bu sebeple yazıyı ikiye bölüp ikisini ayrı anlatacağım. 



 Super Mario 3D World

 Mario, Luigi, Prenses Peach ve Toad yolda yürürlerken karşılarına bir peri çıkar. Peri onlara Bowser’ın arkadaşlarını kaçırdığını ve kendisinin de peşinde olduğunu söyler.

 
Bowser gözlerimizin önünde bir periyi kavanoza hapsediyor 


 Tam bunların söylendiği sırada şeffaf bir borudan Bowser çıkar ve gözümüzün önünde bu periyi kaçırır. Bizimkiler hop ne oluyor derken boru tarafından çekilirler ve Bowser’la perinin peşinden gitmiş olurlar ve macera burada başlar. 7 dünyada birer tane peri kurtarırız. 

 Sonrasında tam yedisini de kurtardık bitti derken Bowser gözümüzün önünde yedisini kaçırır ve 8. dünyaya geçeriz ve son mücadelemizle yedi periyi tekrar kurtarırız.


Bowser tüm perileri 8. Dünyada tek kavanoza kapatmışken



 Oyunda tüpten geçen 4 karakterin hepsi de kullanılabilir karakterdir, hepsinin ayrı özellikleri vardır. Mario her konuda en dengeli karakter, Luigi dikeyde en iyi zıplayan, Toad güçlü ve hızlı ama en kötü zıplayan, Prenses Peach yatay düzlemde en iyi zıplayan ve bir süre havada süzülebilen karakter olarak farklı oynanış seçenekleri sunuyorlar.





 Benim kullanmayı en sevdiğim karakter Prenses Peach oldu. Zaten önceki yazılarımda süzülmemize yarayan geliştirmelerin ne kadar hoşuma gittiğini pek çok kez söylemiştim. 

 Hazır geçmiş güçlendirmelerden bahsetmişken bu oyundakilere değineyim. Klasik olarak tabii ki fire flower, super leaf ve boomerang flower var, bunlara ek olarak bu oyunda super bell var. Super bell yani süper çanı aldığımız zaman Mario kedi kıyafeti giyer, kedi Mario inanılmaz çeviktir ve duvarlara tırmanma yeteneğine sahip olur.


Bütün güçlendirme öğeleri


 Kedi kıyafetli Mario ile oynamak yer yer sinir bozucu olsa da oynanışa artı yönde çok şey katıyor. Seviye dizaynları güçlendirmelerle çok güzel bir uyum içinde. Aynı seviyeyi birkaç farklı şekilde bitirebiliyorsunuz. Hatta bazı seviyelerin bir kısmını farklı, geri kalan kısmını farklı güçlendirmelerle oynamak daha avantajlı olabiliyor. 

 Oyunda Captain Toad olarak geçen kaşif kıyafetli bir Toad ile oynadığımız seviyeler de var. Bunlar da oyunda farklı bir havaya sahip sevimli kısımlar. Nintendo, bu bölümlere özel ilgi gösterildiğini görünce bu oyunun ilk çıktığı zamandan sonraki sene, yani 2014 senesinde Captain Toad: Treasure Tracker adında bir oyun da çıkardı. Bunların yanında bu bölümlerin en güzel yani çok kolay 5 yıldız kazanılıyor ve yıldız toplamak gerçekten çok önemli (Yıldız konusunda çektiğim derdi de anlatacağım).




 Beni oyunda tüketen kötü durumlar da vardı tabii ki. Bazı kalelere girişler, biriktirilmesi gereken yıldızlarla açılıyordu. 7. dünyanın son kalesine geldiğimde 135 yıldız istendi benden ve benim sadece 80 yıldızım vardı. 55 yıldız demek neredeyse oyunun o ana kadar oynadığım kısmını bir daha oynamak anlamına gelmişti. 8. dünyaya geldiğimde de 180 yıldız istenmişken 159 yıldızım vardı ve bir daha 21 yıldız daha bulmaya çalıştım. Sonradan bulunması istenen 21 yıldız daha zorlayıcı olmuştu çünkü takır takır yıldız bulabileceğim dönemleri 55 ekstra yıldızı bulurken harcamıştım. 

 Bu oyunla alakalı her aklıma geleni yazdım ve sizde bir fikir oluşturabileceğimi düşünüyorum. Oyun rahatça uzun uzun oynanacak ve günlerinizi gömebileceğiniz kaliteli bir platform oyunu. Şimdi sıra Bowser’s Fury’den bahsetmeye geldi.

Bowser’s Fury 

 Bowser’s Fury’nin başında Mario güneşli bir Mantar Krallığı sabahında yürüyüş yapıyordu. Siyah bir çamura denk geldi ve damla damla büyüyen bu çamuru takip etti. Sonrasında aynı siyah çamurun “M” şeklinde olduğu bir birikinti gördü, Mario onun yanına gidince çamur bir anda büyüyüp Mario’yu içine çekti.


“M” şeklindeki sonradan büyüyüp Mario’yu yutan çamur 


 İçine çektiği yerde yüzlerce metre aşağı düştü ve Mario etrafına baktığında kocaman bir alan olduğunu gördü. Düştüğü yerde karşısında kocaman kapkara bir Bowser vardı. Karşımıza ilk çıkan bir yıldızı alıyoruz, aldığımız yıldız bir deniz fenerini çalıştırıyor ve fenerden çıkan ışık kapkara kocaman Bowser’ı kaçırıyor. 

 Ortam aydınlanınca karşımıza Bowser Jr. çıkar. Bowser Jr. bilmiyorsanız Bowser’ın oğludur. Bowser Jr. babasının bir anda kapkara kocaman bir nefret küpüne dönüştüğünü, kendisinin onu durduramadığını söyleyerek yardımımızı ister. Çocuğun istediği babasının daha önceki gibi “daha az korkutucu” olduğu haline dönmesiydi. Bowser’ın oğlu da olsa babasını kurtarmak isteyen minik bir çocuk karşımıza çıkınca kıyamıyoruz ve düşmanımızı kurtarmak için kolları sıvıyoruz.


Mario ve Bowser Jr ilk kez karşılaşıyor


 Bowser’s Fury’de sadece Mario’yu kullanabiliyoruz ve Super Mario 3D World’de olan güçlendirmeler var. Bowser’s Fury’nin bambaşka bir oyun gibi olmasını sağlayan en büyük farklılığı açık dünyası. 

 Bowser’s Fury’de çoğunluğu sularla kaplı pek çok adaya ev sahipliği yapan her santimi özenle dizayn edilmiş bir açık dünya var. Adaların hepsinde deniz feneri var ve yıldız alınarak aydınlatması çalıştırılabilir ayrıca bu Bowser’ın dehşet saçtığı anlara denk gelirse onu erkenden kaçırtıp çok az canının da gitmesini sağlar. 


Bowser’s Fury haritası


 Bir deniz fenerinin olduğu kısımda 5 yıldız toplanabiliyor. Ondan sonra da aynı bölge bitmiş oluyor ve diğer taraflardaki yıldızları topluyoruz. Bu yıldızlar neden önemli derseniz? 

 Bu yıldızların birikmesi ile giga bell açılıyor. Giga bell ile koca kara Bowser’la kavga edebilecek kadar büyüyebiliyoruz. Yanlış saymadıysam 3 kere dövmemiz yetiyor. Her dayak atmamızdan sonra haritada yeni yerler açılıyor ve daha güçlü geliyor. Gelen yeni hali daha güçlü ve daha çok cana sahip olarak geliyor. 


Giga Bell ve Mario


 Oyunun bitişinde Bowser ufalır ve renklerini geri kazanır. Düşmanımızı kurtarmış oluruz ve oyun biter. Oyunun sonunda kedilerle zıplayarak oyunu sonlandırırız. Çok sevimlilik saçılan bir sona sahip gerçekten, her Mario oyununda olduğu gibi.

 Bowser’s Fury oyun yapılacakmış da seviye dizayn eden arkadaşlar yorulmuş da ek paket olabilmiş gibi bir havası var ve ben bu ek paketi Super Mario 3D World’den daha çok sevdim. Sebebi de Bowser ile yapılan dövüşler daha tatmin edici hatta 10 kat falan daha fazla tatmin edici desem yalan olmaz. Bowser’s Fury şimdiki haritasının 2-3 katı büyük bir haritaya sahip olsa muhtemelen kendisi ayrı bir oyun olarak satılırdı ve yine çok beğenirdim. 

 
Giga Bell kullanmış Mario ve dev Bowser


 Şimdi oyunu ve ayrı bir oyun gibi olan ek paketi tamamiyle anlattım. Ben ek paketi daha çok beğendim ama oyunun daha büyük kısmı olan Super Mario 3D World’ün de kötü olduğunu düşünmeyin, o da çok güzel. Bir Mario oyununun 60 doları en çok hak ettiği hali budur sanırım.

 Super Mario Odyssey’in sonuna gelince 'Ana hikayesi bu kadar mıydı?' dedirtmişti bana ama burada öyle bir şey hissetmedim, gerçekten tatmin edici bir uzunluğa sahip. Bowser’s Fury’de yaptığımız dövüşler olmasa dövüşlerin tatmin edici olmadığını söylerdim ama neyse ki Bowser’s Fury var.





 Bugün uzun bir oyuna yakışır, uzun bir yazıyla karşınıza çıktım ve oyunu deneyimlemenizi çok isterim. En kısa zamanda serinin yeni yazılarına Super Mario 64’ten itibaren yeniden kronolojik giderek devam edeceğim. Bugünlük hoşça kalın ve görüşmek üzere.



Hiç yorum yok