İNCELEME: CYBERPUNK 2077
Cyberpunk 2077, fütüristik kültürü sevenin de sevmeyenin de merak ettiği bir yapımdı. 7 senedir geliştirilme aşamasında olan bu oyunun yapımcısı olan CD Projekt Red, öncesinde Witcher gibi bir seriyi yapmış, beraberinde oluşturduğu güvenle böyle geniş çaplı bir oyunu duyurmuştu. İçinde RPG öğeleri barındıran ve fütüristik kültüre ilgisi dahi olmayan beni bile merak ettirmeyi başarmış bir yapım oldu kendisi.
Keanu Reeves'in yüzüyle duyurulmasının ardından çıkış tarihi iki kere ertelendi. Tüm sorunlara rağmen en nihayetinde Cyberpunk 2077'i karşımıza alıp kanlı canlı deneyimleyebildik.
Her kafadan bir ses çıkıyor elbette. Ancak yazıda kendi fikirlerimi
belirtmediğim yerlerde olabildiğince objektif davranmaya çalışacağım ve birçok
açıdan oyunu incelemeye çalışacağım.
Hazırsanız, “We have a city to burn!”
Atmosferden başlarsak, oyunun atmosferi tek kelimeyle muazzam. Bu pek iyi bir objektif olma örneği değil ancak izin verin de biraz anlatayım. Oyunun içine girdiğiniz andan itibaren Night City size “Evet dünya bizim dünyamız, ama bir gariplik var.” dedirtiyor. İçinizde bir yerlerde size tanıdık geldiği halde yabancı hissettiğiniz bu evrenin sıkıntısıyla bir süre oynuyorsunuz. Bir yerden sonra tamamen atmosfere kendinizi kaptırıyorsunuz çünkü oluşturulan atmosfer, günümüz şartlarının aşırılaşmasının normalleşmiş halidir.
Yani bugün “Gelecekte şöyle şöyle olacak.” Dediğimizde garip ve aşırı geldiğini düşünürüz ancak gelecekte olabilme ihtimalini de işin içine katarak hak vermeden de edemeyiz. İşte bu sözlerin size aşırı gelmediğini ve normalleştiğini düşünürseniz Night City’e tamamen ayak uydurabilirsiniz.
Somut örnekler vermek gerekirse, dünyada artık mekanikleşme tamamen normalleşmiş ve insanlar vücutlarının herhangi istedikleri yerlerine istediği eklentiyi belirli ücretler karşılığında taktırabiliyorlar.
Buna karşılık hala bu tür mekanik eklemeleri, yani “kromlaşma”yı kabul etmeyen,
doğal görmeyen insanlar ve karakterlerimiz de bulunmakta. bu özelliğiyle de
Cyberpunk bize rüşdünü ispatlamaya çalışıyor.
İmplant Taktırmamış Bir Karakter İmplant Takmanın Kitabını Yazmış Bir Karakter
Günümüzde VR teknolojisinin bir hayli geliştiği ve BD adıyla evrende yer aldığı görülüyor. Buna da “Beyin Dansı” deniyor. VR’ın aksine makineyi çalıştırdığınızda başkasının gözünden kaydedilen deneyimi video gibi izlemenin yanı sıra hissettiklerini birebir aktarma özelliğine de sahip.
Tabii bu özelliği emniyet gücüyseniz kanıt toplamak için kullanabiliyorken farklı düşünceleriniz varsa eğer çok başka amaçlar için de kullanabiliyorsunuz.
Kanıt Toplama Amaçlı Kullanılan Beyin Dansı Örneği
Cyberpunk evreninde birçok olay ve durumun aşırı gelmesine rağmen buna alıştığımızı söylemiştim. En çok dikkatimi çeken şey ise, reklam mantığının günümüzden bir şart dışında hiçbir farkı olmadığıydı. Serbestlik.
Şu an günümüzde evrensel olarak sigara, tütün mamülleri, alkol, silah, cinsel ilaçlar gibi bazı ürünlerin kullanımı da illegal, bazılarının kullanımı legal ancak reklamının yapılması yasak olmasına rağmen, 2077 yılında birazcık etrafınıza göz gezdirip reklamları incelediğinizde hiçbir yasağın kalmadığını görüyorsunuz. Hatta reklamlar çok rahatsız edici derecede artmış durumdalar.
Kısacası kapitalist sistem ikinci dünya savaşından sonra aldığı galibiyeti hala başarıyla korumakta.
Silah ve Sigara Reklamı
Şahsen ağırlıkta FPS ve aksiyon oyunları oynayan biri olarak RPG oyunlarına hiçbir zaman sıcak bakan biri olmamıştım. Seçimler yapmak, hikayeyi yönlendirmek güzel etkenler olsa da karakter yaratma, karakter geliştirme, silah geliştirme gibi özellikler beni hiçbir zaman cezbetmemiştir. RPG oyunlarına olan önyargımı Skyrim’le yıktıktan sonra Cyberpunk’ın da bir şansı hak ettiğini düşündüm çünkü ne kadar RPG öğeleri olsa da FPS yönü de azımsanamayacak derecedeydi ve yayınlanan oynanış videoları bu oyunu satın almama yetmişti.
Gerçekten de hakkını vermişler. Oyun tarzınız ise yine size bağlı, yani oyun başında bir sınıf seçtim oradan gitmeliyim diye bir şart yok. Sokak çocuğu seçtim diye illa vücut geliştirmem tamamen gelişmiş olmalı her şeyi vurup kırıp parçalamalıyım diye bir şey yok, zekanızı geliştirip birçok hack işlemine de hakim olabilirken, serinkanlılık yeteneğiyle de meseleleri diplomasi yoluyla çözme imkanınız var.
Ama ben gerçek dünyanın aksine şiddet yanlısı
biriyim Cyberpunk, bu tekdüzeliğim için özür dilerim.
Z Bıçaklarıyla Bir Görüntü
Uzun süredir oynadığım açık dünya oyunlarında araç mekaniklerini hiç beğenmiyordum, bazılarını iyi bulsam da tatmin olamıyordum. Bu konuda işini en iyi yapan GTA IV’tü.
Araç mekaniği konusunda kıstasım bu olunca da geriye pek bir rakip kalmıyor doğrusu. Tamamıyla bir kıyas yapabilmem için tekrardan GTA IV’e girip bir kıyaslama yapmam lazım ancak Cyberpunk’taki araç mekaniklerini ciddi anlamda beğendiğimi itiraf etmeliyim.
Araçlar tipine göre hareket hızlarına ve reflekslere sahip ve her aracı kullanmak da basit değil. Engebeli yollarda da her arabayı kullanmanız mümkün değil. Ancak mekanikleri her ne kadar beğensem araçların hasar almaları çok kötü. Bir arabaya ciddi bir şekilde vursanız da çok basit göçükler açılıyor.
Çölde engebeli arazide araba sürerken arabamın ciddi anlamda hasar görüyordu ancak başka arabalarla çarpışma konusunda çıkan kaza izleri pek tatmin edici değil. Bunun dışında motorla çok hızlı bir şekilde çarparak kaza yaptığınızda da her zaman motordan fırlamıyorsunuz.
Cyberpunk 2077, işini bir konuda iyi yaparken bir yerden hep
fire vermiş anlaşılan.
RPG noktasında ise oyuncular arasında fikir ayrılıkları ortaya çıktı, ben daha çok FPS yönlere, oynanışa ve senaryoya önem veren biri olduğum için benim negatif bir görüşüm yok ancak RPG yönü için satın alan oyuncular, oyunda verilen kararların oyun sonunu etkilememesinden şikayetçiler.
Evet, ana senaryo olsun, yan görevler olsun küçüklü görevler olsun, hatta açık dünyada bile beklemediğiniz kişilerle çok yönlü ve derin sohbetlere dalabiliyorsunuz ancak bu görevlerde sakin veya agresif yollar izlemenizin hiçbir şekilde ana senaryonun sonuna etki etmemesi oyuncu kitlesinde belli bir güruhu hayal kırıklığına uğrattı.
Çünkü CD Projekt Red bu oyunu duyururken hem FPS hem de RPG yönlerinin çok güçlü olacağını vaat etmişti. Tabii RPG yönleri denince, seçim konusu dışında karakterin vücut, zeka, teknik kabiliyet, refleksler, serinkanlılık gibi özelliklerinin genel olarak geliştirilmesi, her özelliğin içine girilince birden fazla sınıfta geliştirme alabilmesi de detaylı bir geliştirme ekranı sunuyor.
Bunun dışında silahların veya yararlı araç gereçlerin kullanım kılavuzu bulunduğunda bunları kendimizin üretebilmesi de ayrı bir güzellik. Tabii ki de bu üretimi yapabilmek için malzeme toplamanız lazım ve burada da işin içine ‘loot’ giriyor.
Seçim konusunda hayal kırıklığına uğrayan kitlenin üretim, geliştirme ve bu tür ekranlar konusunda Cyberpunk’ın hakkını yememesini rica ediyorum. Zira bu seçimlerin senaryoya etki etmemesi tatsız bir olay olsa da, oyunun içine ana senaryo dışında da bol bol senaryolar diyaloglar koyarak içeriği gerçekten zengin tutmuşlar, eğer gerçekten ana senaryo dışında da vakit geçirmeye kalkarsanız içeriğe boğulmanız yüksek bir ihtimal.
Detaylı Karakter Özelliği Geliştirme Ekranı
Siber Donanım Ekranı
CD Projekt Red’in aslında bu oyunda bir sürü eksikliklere ve beklentileri karşılayamamasına rağmen bizi yakalaması gereken asıl noktaya geldik. Senaryo. Oyunda artık herkesin bildiği gibi üç farklı hikayeden başlayabiliyorsunuz.
Göçebe, sokak çocuğu ve şirketçi. Bu hikayelerin her birinin başlangıçları farklı olsa da bir noktadan sonra senaryo hepsinde birleşiyor. “E madem birleşiyor neden farklı hikaye seçimleri koymuşlar ki?” diyebilirsiniz. Koymuşlar çünkü, oyun içerisinde bazı diyaloglarda seçtiğiniz geçmişe göre ekstra seçenekler çıkıyor ve bu olayı geçmişinizden kaynaklı bilgi birikiminiz sayesinde daha rahat çözebiliyor ya da diyalogu daha da genişletebiliyorsunuz.
Şimdiyse ben sokak çocuğu seçtiğim için yaşadığım senaryo deneyimini biraz üstünkörü anlatacağım.
Sokak çocuğu seçtiğinizde, Night City'de doğup büyümüş karakterimiz V ile bir barda oyuna başlıyoruz. Belli bir süre önce başka şehre gitmiş olan V tekrar eski çöplüğüne dönmüş ve iş kovalamaya başlamıştır.
Barda Kirk isimli birinden bir araba çalma işi alır ve işe gittiğinde başka bir hırsızla karşılaşır, bu iki hırsız tartışırken polisin olay yerini basmasıyla iki tarafta bir şey yapamaz ancak bu olaydan sonra dost olurlar ve beraber işler yapmaya başlarlar.
Bu iki genco, Night City sokaklarının kralı olmaya ant içerler ve beraber bir sürü iş yapmaya başlarlar derken hikayemize de yavaştan bir adım atmış oluyoruz. Bu ikili büyük bir işe kalkışırlar ve Arasaka şirketinden "hazine" isimli bir biyoçipi çalarlar ancak bu esnada talihsiz olaylardan dolayı biyoçip zarar görür ve yönettiğimiz karakterimiz V bunu muhafaza etmek için kendine takar. Ancak bilmiyordur ki bu biyoçip onu zorlu bir yola sokmaktadır...
Ana senaryo dışında yan görevler hakkında da konuşmak lazım. Belki sizde duymuşunuzdur, oyundaki yan görevlerin bir çoğu ana senaryo görevlerinin içerisindeyken senaryodan çok sapıldığı düşünülerek hepsi yan görevlere aktarılmış.
Bu yüzden eğer ki oynama şansı bulursanız veyahut da izleyerek bitiriyorsanız (sizin için F) mutlaka yan görevleri de oynayın. Çünkü oynanmayı hak ediyorlar.
Diğer açık dünyalardaki gibi çok klasik ve can sıkıcı yan görevler aksine gerçekten seri şeklinde ve senaryolu yan görevler var. Hatta ve hatta çok klasik bazı açık dünya oyunlarındaki yan görevler de bulunmakta, örneğin araba yarışlar, ancak onlarda bile bir senaryo altyapısı var.
Buglar dışında oyuncudan oyuncuya değişen bir soruna geldik. Yapay zeka. Oyundaki yapay zeka gerçekten rezil durumda. Çatışma zamanlarında hepsini kolayca alt edip geçiyorsunuz demiyorum güzel zorluyorlar ancak yapay zekanın çok saçmaladığı anlar olabiliyor. Bu da haliyle RPG öğeleri içerdiğini iddia eden bir oyun için hanesine bir eksi yazdırıyor.
Çatışma anındakileri es geçebilirsiniz ama görev dışında açık dünyadaki yapay zekada vasat durumda. Bunun dışında ana senaryoda önemli bir boss dövüşünde karakter havada asılı kaldı ve uzaktan sıka sıka öldürdüm.
Bu can sıkıcı bir durumdu, yani bug'a girmese belki de beni terletecekti ama bu şekilde yenmek de sinir bozucu oluyor.
Yolun Açık Olmasına Rağmen Trafiğin Kilitlenmesi
Uzun uzun anlattığım bu oyunun bütün bu güzel özelliklerini tek çırpıda yıkıp atabilecek en riskli konuya geldik. Oyundaki optimizasyon sorunları ve oradan buradan her yerden fırlayıp duran buglar. Bug konusunda asla katı bir oyuncu olmadım, benim oyun zevkimi pek baltalamayan bir şeydir.
Hatta bazı yerlerde karşıma çıkınca absürt bulduğum için güldüğüm de olur ancak crash hataları gerçekten insanı çileden çıkartabiliyor. Ancak benim yaşadığım crash hatası basit bir şekilde oyunun kapanıp da CD Projekt Red’e rapor gönder diyerek tekrar oyuna girdiğiniz bir crash değil.
Benim oyunum crash yediğinde önce ekran donuyor, ardından gidiyor ve 1 dakika sonra bilgisayar kendini yeniden başlatmak zorunda kalıyor. Bu şekilde crash yemek ister istemez insanın sürekli baştan açıp konuşmaları geçip crash yemeden nasıl burayı geçebilirim diye düşünmek zorunda kalması gerçekten oyunu iade ettirmeye zorluyor.
Yine de inat ettim ve crash yediğim bazı yerlere girmeden atlamayı başardım ancak yan görevleri yapmanın hastası biri olarak atlattığım ilk iki crash’ten sonra bu göreve gidince de crash yediğimi gördüğümde boynum bükük bir şekilde görevden geri dönmek zorunda kalsam da, nasıl olduğunu çözemediğim bir şekilde bu görevi de crash'siz bir şekilde atlatıp oyunu istediğim bir şekilde bitirmeyi başardım.
Bunun yanında bir de tabi PS4 ve XBOX One felaketleri de var. Ben oyunu PC platformunda oynayan şanslı kesimdenim ancak bu konsollarda oyunu oynayan kişiler için gerçekten bende sinirliyim.
Eğer bir oyun için bütün platformlara aynı anda çıkacağını iddia ediyorsan, oyun performansı tabiki de makineden makineye değişkenlik gösterebilir ancak PS4’de oyun içi gelen görüntüler gerçekten insanların dolandırılmış gibi hissetmemesi için hiçbir sebep bırakmadı gözler önünde.
CD Projekt Red iade taleplerini kabul ettiklerini duyursa da bu işin bu kadar kolay kapanmayacağını düşünüyorum.
PS4'de Oyun İçi Bir Görüntü
Birkaç kıstasa göre değerlendirmemizi yaptık. Uzun
lafın kısası, FPS silah çatışmalarda hakkını verirken yakın dövüşlerde aynı
performansı gösteremeyen oyunumuz, RPG noktasında ise hikayeyi yönlendirme
özelliğini içermiyorken kendinizi geliştirme, üretme ekranlarında
kaybedebileceğiniz bir çeşitlilik sunuyor. Atmosfer ve görsel olarak güzel bir
deneyim yaşatan Cyberpunk, teknik kısımdan büyüklü ya da küçüklü sinir bozan bir
sürü teknik hataya da sahip.
Peki bu oyun parasını hak ediyor mu? Ya da 11 sene boyunca geliştirilmiş ve son senelerde tamamen beklenti yaratılan bu oyun istenileni karşılayabildi mi? Kişisel olarak senaryoya yön verememe konusu beni çok etkilemese de beklentilerde bunun da olması bekleniyordu ve bu kadar özelliğe sahip bir oyunun bunu da içermesi gerçekten önemli bir özellikti.
Bunun olmaması, oyunun çıkışının iki kez ertelenmesi, oyunun bir sürü sorunla
çıkması ve bazı platformlarda şaka gibi bir çıkış gerçekleştirmesi, potansiyeli
çok yüksek olan bu oyunu gerçekten aşağılara çekiyor.
Ana senaryo, kapsamlı yan görevler ve biraz gelişmeye vakit ayırarak ve bütün muhtemel oyun sonlarını deneyimleyerek 65 saatte oyunu tamamlamış bulunmaktayım. Haritadaki
keşfedilmemiş ve polis görevlerini bitirmemiş durumdayım. Ancak bunu kime söylediysem oyun süresinin gerçekten kısa olduğunu söyledi. Bilemiyorum sanırım hala Witcher 3'ü bitirmememden kaynaklı Cyberpunk 2077'nin benim için yeterince derinlikli ve eğlenceli bir oyun olduğunu düşünüyorum.
Eğer oyunu etraflıca oynayıp bitiririm tadını da çıkarır kütüphaneme koyarım, 3-4 senede bir anıları yad etmek adına açar oynarım diyorsanız bu fırsatı kaçırmayın.
Çünkü ön siparişteyken 200 liradan 250 liraya yükselen bu oyunun, aynı fiyatta kalacağını sanmıyorum. Ama eğer ki, ben oyunu bitirdikten sonra tekrar girip başka bir hikayeye başlangıç yaptığımda farklı seçimler farklı sonuçlar görmek istiyorum, 3-4 sene sonra bile de olsa açınca aynı senaryoyu oynamak istemiyorum diyorsanız üzgünüm ama yanlış oyundasınız.
Buna alternatif olarak anca anca oynadığınız oyun tipini değiştirerek oynamayı deneyebilirsiniz. Kişisel görüşüm olarak en başlarda bu oyunun bu parayı hak ettiğini düşünsem de, ne yazık ki hak etmiyor.
Eğer vaat ettiklerini gerçekten verselerdi, hatalar az olsaydı ve konsollardaki facialar olmasaydı o zaman bu oyunu bu kadar ucuza vermelerinden dolayı şükredebilirdim ancak bu oyun bu haliyle ücretini hak etmiyor maalesef.
Umarım oyun hakkında kafasında soru işareti olan kişiler için cevap olabilmişimdir, bilenler içinse de uygun bir inceleme yazabilmişimdir ancak, sizin de görüşlerinizi
merak ediyorum çünkü ben bu tarz geniş oyunları değerlendirme konusunda bazen
geniş görüşlü olduğumu düşünemiyorum. Bir eksiğim varsa üzerine yorumlarda
görmek isterim.
Post a Comment